BÖLÜM 34 - ÇOK SEVME 2

3.5K 374 231
                                    

Hellolar! Nasılsınız? Geçen bölüm yorum beklediğimden azdı üzdü... Bu bölüm yorumlarınızı ve oylarınızı bekliyorum :)

Perşembe günü yeni bölüm gelecek!

Bu arada SM okuma maratonu yapıyoruz. Kitabınız olmasa bile buradan okuyarak katılabilirsiniz

Seviliyorsunuz

-M

♥️

Durağa doğru giderken gözyaşlarım öfkeden akıyordu. Onları silerken duraktakilerin Konya'da yaşanılanlardan dolayı olduğunu sanmasını istemedim.

Durağa geldiğimde gözüm ne Ahmet'i ne Can'ı ne Devrim'i ne de ötekilerini görmemişti. Hayatım yeterince boktan bir hale gelirken bir de onları dert edemeyecektim. Üçünün de bana baktığını bildiğim halde kulaklıklarımı takıp müzik dinlemeye başladım. 

Beni Ağlatan Şarkılar adlı çalma listeme tıkladım. İlk çıkan şarkı Toprak Yağmura olmuştu. Bu şarkıyı her Ahmet'i düşündüğümde dinlerdim ve bendeki yeri çok farklıydı. Bilmiyorum en mutlu anımda bu şarkı çalınsa oturup ağlatacak kadar derindi. O yüzden birden kulaklarımı bu şarkı doldururken burnum tekrar sızladı. Ağlamamak için o kadar kastım ki dışarıdan gören biri çok daha farklı bir şey anlardı.

Neyse ki otobüs gelerek imdadıma yetişti. Herkes bindikten sonra binip akbilimi birine verip önüme döndüm. Gözlerim Can'ın ela gözlerine çarptı. Tokalarıma bakıyordu. Tekrar toka takmaya başladığımı bile unuttuğum bir durumun içine girmiştim.

"Ne bakıyorsun?" diye Can'ı tersledim. Asabi sesime karşı gözlerini kırpıştırdı.

"Tokalar yakışmış ondan," diye mırıldandı.

"Bakma! Çek gözlerini tokalarımdan! Seni de sevmiyorum anla artık!"

"Bunu çok iyi anladığımı biliyorsun." Ahmet'ten bahsediyordu. Ahmet'e bakmamak için kendimi kastım. Can'ın yüzünde o alaylı gülümseme oluşurken artık o gülümseme bana pislik gibi geliyordu.

"Ama çok sevme Nazlı. Çok sevenlerin canı daha çok acır. Bazı şeyler çok sevmekten yapılır. Her şeyin fazlası zarar olduğu gibi sevmenin de fazlası zarardır."

"Ne zırvalıyorsun sen be!" diye öfkeyle bağırdım. Etrafımızdakiler gülüşürken bu salakların neden güldüğünü de anlamadım.

"Hayır böyle bir olayın ortasında nasıl akım yapmak aklına geliyor be kızım senin!" dedi GAL'dan biri. Neyden bahsettiğini bile anlamazken sinirim tepeme çıkmıştı. Kimsenin suratını görmek istemiyordum bu yüzden etrafımdakileri ittirip yere oturdum. Başımı da otobüse yaslarken rahatladığımı hissettim. Müziğin sesini tekrar açarken Madrigal'dan Dip şarkısı kulaklarımı sarmaladı.

Hayatımda hiç konsere gitmemiştim. Mesela bir Madrigal konserine gitmek isterdim. Arkadaşlarımla birlikte kol kola girip bu şarkıyı söylemek isterdim.

Hayatımda hiç lunaparka gitmemiştim. Atlı karıncaya binip gondolda kusmak isterdim. Dönme dolaba binmek için ısrar etmek isterdim.

Hayatımda hiç denize girmemiştim. Tuzlu suyun nasıl bir his olduğunu bilmek isterdim. Suyun kaldırma kuvvetini bizzat yaşamak isterdim.

Hayatımda hiç eve geç geldiğim için azar işitmemiştim. Babam saat geç olunca beni arayıp nerede kaldığımı sormamıştı. Oysa sormasını isterdim.

SOLMUŞ MÜREKKEPHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin