BÖLÜM 32 - AHMET CAN DEMİREL

4K 349 428
                                    

Bölüm yayımlayı unutmuş bir Mery bırakıyorum buraya!

Lansman çekilişi kazananlar: @ezbircimenisa @_ayperisi_ @suedaabaltaa @jelly_jewerly @AyaN007753 olmuştur! Tebrik ederim! Cuma akşam 18.00'de bekliyorum. Davetiye tek kişiliktir. Wattpad adınızı söyleyerek içeriye giriş yapabilirsiniz.

Kitap çekilişi kazananlar: @defne_tufan7 @kitaplarda_yasayan10 @anlat_ona17 olmuştur! Tebrik ederim. Lütfen benimle iletişime geçin!

Ve sizleri Solmuş Mürekkep 1. Kitabın finaliyle baş başa bırakıyorum! Yarın kapağımız yayımlanacak unutmayın :)

Seviliyorsunuz

-M

🕊️

Eve geldiğimde aklım hâlâ Nazlı ile yaptığımız yolculuktaydı. Bir gün yan yana oturup bir film izleyeceğimizi asla hayal edemezken şimdi gerçekleştiriyor olmak hayal gücümün ötesindeydi. Gerçi son zamanlarda yaşadıklarımızın çoğu hayal gücümüzün ötesine geçmişti.

"Ahmet. Sen misin oğlum?" Annem balkondan elinde sigarasıyla çıkarken gecenin bir vakti gelmeme şaşırmıştı.

"Konya'da değil miydin sen? Yarın akşam gelecektiniz hani?" diye sordu şaşkınca.

"Bir şeyler oldu. O yüzden erken gelmek istedim."

"Can ile mi alakalı?" Evet, öyleydi. Can'ı çok seviyorum. O benim kardeşten de öte canım ve kanım gibiydi. Ama her şeyin onunla alakal olması bazen beni yoruyordu. Kendi başıma bir hayat yaşamak istediğimde o kadar yorulmayacağımı düşünüyordum. Can her şeyini anlatıp çözüm aramaya odaklı yaşıyordu. Bense kimseye sıkıntı vermeden sorunlarımı kendi içimde çözmeye çalışıyordum. Bu huyumdan dolayı da kendim iki defa yıpranıyordum.

Ben cevap vermeyince annem büyük bir şeyler olduğunu hissetti. "Var bir şeyler. Haydi balkonda oturup konuşalım." Annem kolumdan tutup çekiştirirken kolumu ondan kurtardım.

"Anne yol yorgunuyum. Uyuyacağım. Sen de dinlen," diyerek bir şey demesinden kaçıp odama geçtim.

Valizimi kenara koyup vücudumu yatağa fırlattım. Yorgunlukla nefes verirken gözlerimi kapattım. Ve Nazlı'nın güzel yüzü karanlığımı aydınlattı. Film izlerken bana attığı kaçamak bakışları beni ele geçirdi. Elim kalbime gitti. Her zamanki gibi hızlı atıyordu.

Birini sevipte sevmiyor hatta tanımıyor gibi yapmak aşırı zordu.

Hele ki karşınızdaki kişinin sizi deli gibi sevdiğini biliyorken.

"Kendine gel Ahmet!" diye bağırarak yatağımda doğruldum. Öfkeyle saçlarımı karıştırdım. Ağlamamak için dişlerimi sıktım. Öfkeyle saçlarımı çekerken Nazlı'yı ve gülüşünü kafamdan bir türlü atamadım.

"Of Allah'ım!" Yardım dilensem bir cevap alabilir miydim? Almak çok isterdim çünkü buna aşırı derecede ihtiyacım vardı. Gözlerim dolarken yerimden kalkıp dolabımın üstündeki kutuyu alıp yatağımın üstüne koydum. Yıllar öncesine ait bir mektup zarfını ellerimin arasına aldım. Kalbim yine ağrıdı. Bu ağrıya dayanamayarak tuttuğum gözyaşlarımı saldım.

O sırada annem kapımı çalmadan içeri girdi. Zarfı kutuya koymaya çalışırken annem engel olup zarfı eline aldı.

"Ahmet," dedi anne sevgisini belli ederek. "Onca şey gördün, yaşadın ama hiçbiri seni ağlatmadı. Ama ne zamanki bu zarfı eline alsan ağlıyorsun. Ne var bu zarfta oğlum?"

SOLMUŞ MÜREKKEPHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin