Hellolardan bir demet! Nasılsınız bakalım :)
Ben iyi ve yorgunum. Bu bölümden sonra çarşamba günü çekiliş gelecek. Bunun haricinde şu an Instagram hesabımda da çekiliş var bakabilirsiniz. Sonrasında ilk kitabın finali gelecek. Minik bir aradan sonra ikinci kitap için devam edeceğiz.
Lütfen yorum ve oylarınızı eksik etmeyin.
Seviliyorsunuz.
-M
🕊️
Kafamda Devrim'in geç verilmiş sarı kurdeleleri tokaları varken elimde bir makas tutuyordum. Onlardan alabileceğim en iyi intikamın hem onların benden çalmaya çalıştıkları şeyi geri kazanmak hem de onlardan en çok sevdikleri şeyi almak olduğuna karar verdim. Bu yüzden küstüğüm tokalarla geri barışmıştım.
Can onlardan bir kez daha nefret etmem sebep olurken Devrim sevmemi sağlamıştı.
Onun bu karakterini ilk defa görüyordum. Tuhafıma gitse de bu halini daha çok sevmiştim. Keşke her zaman böyle biri olsa. Belki de hep böyle biriydi ve bunu gizliyordu. Hayatına dahil oldukça içinden farklı hikâyeler çıkacağını biliyordum. Devrim'e bir şans verebilirdim.
Ama önce intikam vaktiydi.
Görevli kadından arakladığım kartla Hürü'nün odasının kapısını açtım. O ve arkadaşı birlikte kalıyordu. İkisi de valizlerini hazırlamış, yataklarının köşelerine koymuşlardı. Kapıyı kapatıp valizleri yatağın üstüne koydum ve ikisini de açtım. Konya'ya gelip her bir köşesinde fotoğraf çekilmek için en pahalı ve en sevdikleri eşyaları kendileriyle getirmişlerdi. Tüm o pahalı kıyafetleri alıp tek tek kestim. Parçacıklara ayrılan kıyafetlere büyük bir zevkle baktım. Pahalı makyaj malzemeleri ayağımın altında ezdim, hava atmak için aldıkları teknolojik eşyalarının hepsine zarar verdim. Sonra tekrar güzelce valizin içine yerleştirip yataklarının köşelerine koydum.
Hürü'nün odasından çıktıktan sonra aynılarını diğer kızlara da yaptım. Eve gittiklerinde büyük bir sevinçle açtıkları valizlerinin halini görünce verecekleri tepkiler her şeye bedeldi.
Benim odamın önünden geçerken Ada'ya verilen en büyük cezanın dost sandığı insanlar tarafından yediği kazık olduğuna kanaat getirdim ve onu pas geçtim.
Elimde valizimle lobiye geldiğimde Can'ı lobide tek başına öylece otururken buldum. Gözlerini boşluğa dikmiş kendin geçmiş gibiydi. Muhtemelen yaşadığı olayları düşünüyordu. Onun açısından baktığında gerçekten çok kötü bir durumdu. Ailesinin ve kendisinin en büyük sırrı ifşalanmıştı.
Amacım ona gözükmeden otelden çıkmaktı fakat Can'ın boşluktaki gözleri anlık olarak bana değdi.
"Nazlı!" diyerek yerinden hızlıca kalktı. Acele ederek çıkmaya çalıştığımda önüme geçerek buna engel oldu. Kolumu tuttuğunda hemen kendimi ondan çektim.
"Ne var?" diye tersledim.
"Nereye?"
"Sana ne!" Cevabım karşısında sinirlenmişti. Ağzını açıp bir şey diyecekken gözleri kafamdaki sarı kurdeleli tokalara değdi.
"Toka mı taktın?" diyen sesinde büyük bir mutluluk vardı. Eli tokalara gittiğinde eline vurarak kendimden uzaklaştırdım.
"Bana dokunayım deme sakın!"
"Öcü gibi kaçacak mısın benden?"
"Evet, kaçacağım çünkü bana karşı duyguların olduğunu biliyorum ve sana gösterdiğim hareketleri yanlış yorumlayıp sana âşık olduğumu anlamanı istemem." Her zaman akıllı olan Can ne demek istediğimi çok iyi anlayarak alayla sırıttı. Bu lobide sözde Ada'ya diye yöneltip herkese aşkını itiraf et ve defol mesajı verirken şimdi aynı yerde ona itiraf ederse ne olacağının dersini veriyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SOLMUŞ MÜREKKEP
JugendliteraturNazlı, Can, Ahmet ve Devrim. Her şey Nazlı'nın Snapchat'te Naz adında fake bir hesap açmasıyla başlamıştı. Aslında onun tek derdi platoniği ile st atmakken kendini 1 Milyon skoru olan bir çocukla konuşurken buldu. Üstünde bir de sakladığı sırrı ort...