BÖLÜM 42 - ŞAHESER 3

3.5K 318 374
                                    

Hellolar hellosu! Nasılsınız bakalım? Bu bölümden sonra Ada gelecek ama öncesinde her zaman yaptığımız gibi çekiliş olacak.

Eskiden daha çok yorum gelirdi. Mutlu olurdum. Azalmış gibi. Umarım tekrar eskisi gibi çoğalır.

Seviliyorsunuz

-M

♥️

Bütün gece uyuyamayacağımı bildiğimden ders çalışmıştım. Böyle bir durumda bile ders çalışmayı düşündüğüm için kötü biri mi oluyordum bilmiyordum. Ama artık bunu da düşünmek istemiyordum. Uyuyamıyordum ve vaktimi boş boş internette gezinmek yerine ders çalışarak değerlendiriyordum.

Annem beni uyandırdığında çalışma masamda kitapların üstünde uyuyakalmış bir haldeydim. Ağrıyan sırtımı gerip birkaç hareket yaparak rahatlamaya çalıştım.

Bugün Sevim teyzenin ölümünün ikinci günüydü. Bana hâlâ gerçekçi gelmezken gün geçtikçe kabullenişe geçiyor gibiydim.

Taziyeler üç gün sürdüğü için bugün de Can'ın evi kalabalık olacaktı. Bizimkiler onu yalnız bırakmamak için yanına gideceklerdi. Annem evde kalabileceğimi söylese de Can'ı yalnız bırakmamak için peşlerinden gitmiştim.

Fakat Can odasını kilitleyerek kendini soyutlamıştı. Yine buna ihtiyacı olduğunu düşünerek sessiz kalmıştık.

Ailecek Canların evinde kahvaltı yaptıktan sonra etrafı toparlamaya başladık.

"Nazlı, şu tepsiyi Can'ın kapısının önüne koy kızım." Annemin elindeki tepsiyi bana uzatırken sıkkınca nefes aldım.

"Anne yemeyecek. Diğerleri gibi dolu dönecek. Bu kaçıncı tepsi."

"Olsun. Biz koyalım. Hadi götür," diyerek beni Can'ın odasına doğru ittirdi.

Can'ın odasının önüne geldiğimde yerdeki dokunulmamış tepsiyi kenara çekip yenisini koydum. Kapısını tıklattım. Yine cevap vermedi.

"Annem yeni tepsi hazırladı. Sen yiyene kadar da hazırlayacak. Haberin olsun," dedim. Cevap verir diye bekledim ama yine hüsrandı. Yorgun bir nefes alıp arkamı dönerek gittim.

Oturma odasına geçecekken kapı çalınca kapıyı açtım. Başta Süheyla teyze olmak üzere tüm kadınlar yine gelmişti. Onlara terlik verip içeriye buyur ettim. Kur'an-ı Kerim okumak için gelen hocayı baş köşeye oturtturdum. Kadınlar başlarına şallarını takarken hoca duaya başladı. Onlar duaya başlayınca ikramlıkları hazırlamak için mutfağa geçtim.

"Hatice. Bugün yemek ne geliyor?" Zümra teyze mutfağa girerken sorduğu ilk sorunun yemek olduğuna artık şaşırmıyorum.

"Engin abi döner sipariş etti. Yanına pilav ve salata gelecek."

"Oh oh. İyi. Hadi kolay gelsin." Kadın geldiği gibi giderken sinirimden tezgâhı sıktım. Sanki hayatları boyunca hiç yemek görmemiş gibi davranıyorlardı.

Kapı çalınca annem, "Yemekler gelmiş olmalı. Git aç," dedi. Başımı sallayıp mutfaktan çıktım.

Kapıyı açtığımda karşımda Selo ve Efe'yi görünce kaldım. Selo da beni görmeyi beklemiyor olmalı ki şaşırdı.

"Nazlı? Senin burada ne işin var?" diye sordu.

"Üst katta oturuyorum. Asıl sizin ne işiniz var?"

"Engin Bey cenaze için yemek yapılacak dedi. Hazırladık, getirdik," diyerek yerdeki büyük kazanları gösterdi.

"Cenaze yemeğinden de mi para kazanıyorsunuz?" diye sormaktan kendimi alamadım.

SOLMUŞ MÜREKKEPHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin