BÖLÜM 53 -ÜNİVERSİTE SINAVI

2.4K 260 133
                                    

Yeni bölümle karşınızdayım! Hem de oldukça uzun bir bölüm var :)

Tabii öncesinde sizlere bu akşam 8'de Ephesus sayfasında ikinci kitabımızın kapağının yayımlanacağını haber vermek istiyorum. Orada yorumlarınızı bekliyorum!

Burada da bölüm için yorum ve oylarınızı bekliyorum!

Seviliyorsunuz.

-M

♥️

Üniversite sınavının stresini anlatacak kelimeleri gerçekten bulamıyordum. İnsanlar sınavın çok önemli olmadığını dile getirip hayatının sonu değilmiş gibi davransalar da benim gibiler için öyle değildi. Hele ki ailenizde okuyan tek kişiyseniz herkes sizin gözlerinizin içine bakardı. Sizi okutmak için çaba verirken istedikleri tek şey iyi bir üniversiteyi kazanıp mezun olmaktı. Belki üniversite bitirmek bir şeyi değiştirmez diye düşünenler olacaktı ama istediğin bölüme hitap eden iyi bir üniversite bitirirsen bir şeyleri değiştirebilirdin. Bir uçak mühendisi olmanın ayrıcalıkları olurdu. İyi bir maaşın olurdu. Güzel ve rahat bir hayat yaşayabilirdin. İstediğin rahat bir hayatsa iyi bir üniversiteden mezun olmam gerekiyordu. Ben kendimi böyle kodlamıştım. Doğru ya da yanlış olduğunu yaşayarak görecektim.

İçinde bulunduğum stres tam olarak bundan ibaretti. Sınav tarihi yaklaştıkça panik atak geçiriyordum. Bildiklerimi bile unuturken sanki çakacakmış gibi hissediyordum. Gerçi buna hayat faktörleri de neden oluyordu. Dükkânda yaşanan hırsızlıklara çareyi orada yatarak bulmuştuk. Her yere kameralar ekleyerek insanları izlemiştik. Hırsızlık yapanları bulup polise teslim etmiştik. Bizden çaldıkları malları ucuzluk pazarında yarı fiyatına sattıklarını gördük. Paramızı geri alamamıştık çünkü adamların uyuşturucu parası olarak kullanılmıştı. Yani gerçek bir ihtiyaç için kullanılmış olsaydı belki bu kadar koymazdı. Herifler kafayı bulacak diye biz kamera düzeneği kurup ekstra masrafa girmiştik. Tüm bu masrafları giderebilmek için de üçümüz ekstra işlere girişmiştik. Yani İstanbul'daki hayatımızı Elazığ'ıya taşımışız gibi bir şey olduk.

Ama bu da geçecekti. Geçici bir süreçti. Dükkân kendini tekrar toparlamaya başlamıştı. O MSN'den tanışıp evlenecek olan çift tekrar gelip tüm ev eşyalarınızı bizden almışlardı. Arkadaşlarına da tavsiye ederken dükkanımız yeniden renklenmişti. Birazcık daha sabra ihtiyacımız vardı.

Kapım tıklatılırken başımı kitaplardan kaldırmadım. Yarın ilk sınav vardı ve çok güzel bir sonuç yapmalıydım. İkinci sınava daha çok hazırlanacaktım. Sadece ilkini atlatıp rahatlamak istiyordum.

"Nazlı. Kızım biraz ara ver. Beynin yanacak."

"Olmaz anne. Daha hepsini tam olarak kavrayamadım." Soruları hızlıca çözerken bize verilen kısa süre içerisinde bu kadar karmaşık soruları nasıl yetişebileceğimizi bilmiyordum.

Önümdeki test kitabı annem tarafından kapatılırken onu tekrar açmaya çalıştım lakin annem izin vermedi. Kitabın üstüne bir meyve tabağı koydu.

"Biraz ara ver. Bizimle meyve yiyerek komedi filmi izle. Hadi." Başıyla oturma odasını işaret etti. Onu reddetmek için ağzımı açarken gözlerindeki heyecan parıltısı beni gafil avladı. Ailecek bir aktivite yapmayalı o kadar uzun zaman olmuştu ki buna ihtiyacımız olduğunu hissettim.

"Peki," diyerek tabağımı aldım. Annem çok uğraşmasına gerek kalmadan kabul etmemden memnuniyet duyarak gülümsedi.

Birlikte oturma odasına geçtiğimizde babamın bilgisayarı televizyona bağladığını gördüm. Bu bilgisayarı dükkandaki malların sayımı ve para kontrolü gibi işleri görebilmek adına almıştık.

SOLMUŞ MÜREKKEPHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin