Finalden önceki son bölüm. Ben kendimde değilim. Yorum ve oylarınızı bekliyorum.
Seviliyorsunuz.
-M
🎀
3 AY SONRA
Peş peşe gelen mutluluklar gibi kötülükler de peş peşe gelirdi. Bu üç aya kaç tane ölüm sığdırmıştım ben? Kaç tane acıyı sırtlanmak zorunda kalmıştım? Hiçbir şey sona ermeyecek gibi hissederken hâlâ nefes alıyordum. Nefes aldığım müddetçe de yaşamaya devam edecektim yani acılarım dinmeyecekti. Ölüm gitsem son olacak mıydı yoksa her şey yeni mi başlayacaktı?
Öyle bir hâldeydim ki hayatımı sorguluyorum kendimi mi çözemiyordum.
Babam ölmüştü. Ahmet ölmüştü. Annem hapse girmişti.
Bu üç cümleyi yan yana koyunca oluşan ağırlık nefesimi kesiyordu.
Babam mezardaydı. Ahmet mezardaydı. Annem hapisteydi.
Yatağımda öteki tarafa döndüm. Ama cümle dönerek önüme geldi. Kaçamıyordum oysa kaçmak istiyordum. Her şeyi bırakıp gitmek istiyordum ama artık beni bu şehre bağlayan bir şey vardı.
Ahmet'in mezarı vardı.
Ahmet ölmüştü.
Ahmet...
Tekrar hıçkırıklara boğuldum. Deli gibi bağırmak istiyordum ama elime sadece yastığımı sıkmak geliyordu. Kabullenemiyordum. Gerçek olduğuna inanamıyordum. Bu doğru olamazdı. Gerçek olamazdı. Hayatın gerçeği olabilirdi ama ağırdı. Bir beden bunu kaldırabiliyor muydu?
Ahmet ölmüştü.
Cümle tekrar kafamda dönerken nefesim kesildi. Boğazıma vurarak nefes almaya çalıştığımda dışarıya çığlıklarım çıktı.
Kapım sonuna kadar açıldı ve Devrim bana doğru koştu. Boğazımı sıkan ellerimi benden çekip sarıldı.
"Nefes Nazlı," dedi. Bu cümleyi son üç aydır çok kullanıyordu.
"Nefes alamıyorum. Nefes almak istemiyorum."
"Almak zorundasın. Hadi Nazlı."
Devrim beni yine zorladı. O kadar acı varken nasıl nefes alacaktım? Fiziksel bir acı değildi ki tedavi edeyim. Ruhsaldı ve üç aydır doktora gitmeme rağmen zerre gelişme yoktu.
Geçmiyordu işte. Oradaydı.
"Devrim iyi olmak istiyorum. Ya iyi olayım ya da öleyim. İki seçenekten biri." Hıçkırarak başımı salladım. Sanki hiçbir şey iyi olmayacak gibi hissediyordum. Bu acı hiç geçmeyecek ve sabit kalacaktı. Her şey kaybolup giderken bu acı hep benimle kalacak gibiydi.
"İyi olacaksın diyemem. Ama kötü olmayacaksın Nazlı. Emin ol kötü olmayacaksın."
"Ne zaman geçecek bu acı?" diye sordum yalvararak.
"Hiçbir zaman," diyen sesi bedenimi titredi. Bu kadar gerçekçi olmak zorunda mıydı?
-*-
"Tostu ye Nazlı." Devrim önüme tostu koydu. Onu itip başımı masaya yasladım. Yağan yağmuru izledim. Ahmet yağmurda ıslanmayı çok severdi. Yağmur yağdığı zaman beni dışarı çıkarırdı. Yağmurda ıslanırdık. Ebelemece oynardık. Bilerek yakalanır sonra öpüşürdük. Yağmur bizi ıslatırken gözlerimizin içine aşkla bakardık.
"Seni seviyorum," derdi Ahmet bana. Elleriyle saçlarımı geriye iterdi.
O elleriyle babamı itmişti. Mutlu anımızın üstüne kâbus gibi çöken babamın gözleri beni kendime getiren şey gibiydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SOLMUŞ MÜREKKEP
Teen FictionNazlı, Can, Ahmet ve Devrim. Her şey Nazlı'nın Snapchat'te Naz adında fake bir hesap açmasıyla başlamıştı. Aslında onun tek derdi platoniği ile st atmakken kendini 1 Milyon skoru olan bir çocukla konuşurken buldu. Üstünde bir de sakladığı sırrı ort...