BÖLÜM 36 - KİMSİN SEN?

3.6K 329 187
                                    

Hello! Nasılsınız? Bu bölüm bir geçiş bölümüdür söylemek isterim :) Ama bu bölümden sonra birazcık üzüleceğiz ühü ühü

Yorumlarınız ve oylarınız benim için çok önemli bekliyorum.

Seviliyorsunuz

-M

🎈

Sabah kalkarken üzerimde öyle bir yorgunluk vardı ki yataktan hiç çıkmak istemiyordum. Bunun nedeninin yorgunluktan ziyade depresyon olduğunu anlayabiliyordum. Fakat şu an depresyona girme lüksüne sahip olmadığım için duygularıma eziyet ederek yataktan kalkmıştım.

Evden çıkarken annemle kapıda karşılaştım. Elinde temizlik kovaları vardı ve yorgun bir şekilde içeriye giriyordu. Gözlerim ellerine kaydı. Yaraları tekrar soyulmuş ve kanıyordu. Resmen temizlikten parçalanmıştı. Gözleri yorgunluktan kapanıyordu.

"Okula mı?" diye sordu annem ama o kadar uykuluydu ki ne sorduğunun farkında bile değildi.

"Evet."

"İyi. Allah zihin açıklığı versin." Annem kovayı kenara bırakıp odasına giderken arkasından baktım. Burada kalmakta ısrarcı olarak bencillik mi ediyorum diye düşünmeye başladım. Onların acı çekmesini istemiyordum ama buradan da gitmek istemiyordum. Herkesin kendi istediği hayatı yaşayabilmesi için ayrılması gerekiyordu. Tek başıma bir hayat süreceksem de çok çalışmam gerekiyordu. Zor olacaktı ama kendi seçimim olduğu için beni yine de mutlu edecekti. Bunun bilinci ile evden çıktım.

Aşağı merdivenleri inerken arkamdan gelen ayak sesleriyle arkamı döndüm. Beni gören Devrim olduğu yerde durdu. Artık gözüme korkutucu gelmiyordu. Ona karşı duygularım değişmişti.

Gülümseyerek, "Günaydın," dedim. Hayatım boyunca ona bu kelimeyi kullanmadığım için şaşırarak kaldı.

"Günaydın," diyen sesi bile durumu garipser biçimdeydi.

Yürümeye devam ederken ben yanıma gelmesi için bekledim. Aynı basamağa geldiğinde adımlarına ayak uydurarak ilerledim.

"Okulda çok kızdılar mı? Regional'daki olaylardan dolayı?" diye sordum.

"Benimle mi konuşuyorsun sen?" Kendini gösterirken başımı salladım.

"Neden?"

"Ne neden?"

"Neden benimle konuşuyorsun?"

"Neden seninle konuşmayayım?"

"Benden nefret edersin de ondan."

"Çünkü sen senden nefret etmemi istiyordun. Ne zaman sana karşı nefretim azalsa inatla bir şey yaparak daha çok nefret ettiriyordun." Açıklamam ile gözlerimin içine baktı. Bir şey söylemek için açtığı ağzı Can'ın evden çıkmasıyla kapandı. Başını sallayarak adımlarını hızlandırıp önden koşarak gitti.

Neydi bu şimdi?

Devrim'i çözebilmek bu hayatta yapabileceğim en zor şeylerden biriydi. Ama başaracaktım. Beni kendinden uzak tutmasına ya da korkutmasına müsaade etmeyecektim. Artık değil.

"Bakıyorum Devrim ile iyi anlaşıyorsunuz." Can'ın sesiyle ona döndüm. Devrim'den aldığım nefret duygusunu ona yerleştirmiştim.

"O gözlerle bakma bana," dedi sinirle.

"Hangi gözlerle?"

"Nefret barındıran gözlerle. Sevdiğim insanın bana nefretle bakmasını istemiyorum." Onu çok iyi anladığım için bir şey diyemedim. Ahmet'te kendisini seven Fake Naz'a nefret besliyordu. O gözlerle bakmasa da kelimeleriyle yaralamıştı. O acı öyle derindi ki şimdi bile bıçak gibi nefesimi kesiyordu. O yüzden Can'a öyle bakmayı kestim.

SOLMUŞ MÜREKKEPHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin