Sözümü tuttum ve yeni bölümle geldim! Yarın okullar başlıyor bakalım ilk haftanız nasıl geçecek.
Yorum ve oylarınızı bekliyorum.
Seviliyorsunuz
-M
♥️
Sizin için yarıyıl tatili nasıl geçer bilmiyorum ama benim için sadece çalışmaktan ibarettir. Okulda geçirdiğim vakitleri çalışarak geçirirdim. Gerçi şu an okula gitmediğim için boş zamanım oluyordu.
Desem inanır mısınız?
Elbette hayır!
Her sabah sanki okula gidecekmişim gibi erkenden kalkarak bizimkilere kahvaltı hazırlıyordum. Onlar dükkâna indiklerinde de mutfağı toparlayıp evi düzenliyorum. Öğle vaktine kadar ders çalışırken bizimkilere öğle yemeği hazırlayıp dükkâna götürüyordum. Onlar yemeklerini yerken dükkâna bakıyor, onlar gelince tekrar ders çalışmaya geçiyordum. Bu süreç yatana kadar böyle devam ediyordu. Tek güzel yanı Ahmet ile her daim görüntülü konuşma şansımın olmasıydı.
Bu sabahta diğer sabahlar olduğu gibi Ahmet'in görüntülü aramasına yetişmek için giyiniyordum.
Dişlerimi fırçalarken telefonum çalmaya başlamıştı. Hemen dişlerimi yıkayıp saçlarımı toplayarak odama koştum. Görüntülü aramasını kabul ederek telefonu masadan alıp mutfağa ilerledim.
Ekranda görünen Ahmet'i hazırlanırken buldum. Bu da beni şaşırttı çünkü yarıyıl tatiline girmiştik. Okula gitmesi gerekmiyordu.
"Hayırdır?" dedim gülerek.
Mutfağa geldiğimde telefonu bir yere sabitleyip dağılan saçlarımı açarak tekrar toplamaya başladım. Çantasına eşyalarını yerleştiren Ahmet, durarak ekrana yaklaştı ve bana baktı.
"Saçların uzamış," dedi gülümseyerek.
Bunu yeni fark edercesine ellerim saçlarıma gitti. Gerçekten de uzamışlardı. Kesilme nedenlerini anımsarken hiçbir şey hissetmedim. Bir kalıntı kalmamıştı ki buna çok sevindim.
"Evet. Eski boyuna kısa sürede gelirler. Sen nereye?" Buzdolabından kahvaltılıkları çıkardım. Gerçi kahvaltılık dediğim iki üç zeytin, biraz peynir, yarısı bozulmuş domatesti. Olsun. Bunu bulamayanlar da vardı. Karnımız bir şekilde doyuyordu.
"Ada kışlık evlerine davet etti. Oraya gitmem gerekiyor."
Güldüm. Ama saçmalık karşısında güldüm. "Yazlık evi çok duydum ama kışlık evi de mi varmış?"
"İnan bana tüm mahalleye yetecek kadar evleri var," dedi Ahmet gülerek. Tekrar eşyalarını yerleştirmeye başladı.
"Yazın Antalya'daki evlerine gidiyorlarmış. Yarıyıl tatilinde karda oynayabilmek için Bolu taraflarında bir yerde evleri varmış. Bir tane de Büyükçekmece taraflarında evleri varmış ki orası da denize sıfır bir yermiş. Annesi bazen şehrin gürültüsünden kaçmak için oraya gidiyormuş."
"Mahallenin gürültüsü şehrin gürültüsü mü oldu?" dedim gülerek. Ahmet'te bana katıldı. İnsanların bahaneleri de çok değişik oluyordu. Açıkça mahallenin gürültüsünden bıktım niye demiyordu ki? Çocukların sokakta koşuşturma seslerine arabaların korna sesleri karışırdı. Mahallenin gençleri sürekli kavga çıkarırdı. Kızlar bağırarak konuşup gülerdi. Mahallenin sokakları o kadar küçüktü ki karşı binada pencere açıksa neler olup bittiği görülebilirdi.
"Bu daha ne ki? Dışarıdan mahallenin bir parçası olarak görülen evleri içeriden malikane gibiydi."
Ahmet'in sözüyle yarı bozulmuş domatesi kesmeyi bırakıp ona baktım. Benden ses çıkmayınca ona baktığımı anlayarak işini bırakıp ekrana döndü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SOLMUŞ MÜREKKEP
Teen FictionNazlı, Can, Ahmet ve Devrim. Her şey Nazlı'nın Snapchat'te Naz adında fake bir hesap açmasıyla başlamıştı. Aslında onun tek derdi platoniği ile st atmakken kendini 1 Milyon skoru olan bir çocukla konuşurken buldu. Üstünde bir de sakladığı sırrı ort...