BÖLÜM 52 - HIRSIZ VAR!

2.3K 255 179
                                    

Yeni bölümle karşınızdayım! Dün gelecekti biliyorum ama rahatsızlandım. Geceyi hastanede geçirdim bugün eve girdim. Bölümü hemen düzenledim. Umarım beğenirsiniz.

Yorum ve oylarınızı bekliyorum!

Seviliyorsunuz.

-M

♥️

Fake sandığım ama aslında olmayan Daniel ile tanışın! Tam adı Daniel Salih'miş. Bunu duyunca gerçekten büyük bir şok geçirdim. Annesi Türk babası İngiliz'miş. Annesinin ailesi Elazığ'da yaşarken arada bir buraya geliyormuş. Türkçe'yi gerçekten bilmiyormuş ama ziyarete geldiği zamanlarda bir şeyler kapmış.

Onu geri eklediğimde kızsa da durumu anlatıp yüzlerce kez özür dilemiştim. İngilizcemi geliştirmek için harika bir fırsattı. Bunu da açıkça söyledim. O da affedip konuşmaya başladı.

Günlerim Daniel ile sohbet etmekle geçerken Devrim ve Ahmet'e olanları anlatıyordum. Ahmet şakayla karışık çok fazla Daniel Samet'le konuştuğumu söylemişti. Onunla sevgili miyiz değil miyiz bilmediğim için nasıl tepki vereceğimi kestiremiyordum. Bir taraftan da kıskanıyor olması tuhaf hissettiriyordu. Tam olarak duygularıma bir anlam veremediğim bir durum yaşıyordum. Onunla oturup her şeyi konuşmam gerekiyordu.

Biz neyiz?

Bu soruyu sormak çok istiyordum. Sonra sahte bile olsa Ada ile ilişki içerisinde olduğunu hatırlıyordum. Öyle ki sürekli evine girip çıkıyor ve onunla ilgileniyordu. Hatta bana Ada'ya doğum günü için aldığı hediyeyi göstermişti. Onun sevip sevemeyeceğini sormuştu. Bana yaptıklarını düşündükçe Ahmet'in ona karşı bu kadar kibar olmasından nefret ediyordum. Bunu dile de getirmekten çekiniyordum çünkü Ada bir bakıma benim yüzümden kötü şeyler yaşamıştı. Yani sırf Ahmet'i kırmamak veya kızmasını istememek için susuyor, istemediğim şeyleri yapıyordum.

Bu aşk mıydı?

İnsan sevdiği kişiden çekinir miydi? Duygularını açıkça söylemeden mi yaşardı? Ya da kırılır, kızar diye korkar mıydı? Ona karşı gerçek ben olamıyordum. Bunu olmak çok istiyordum ama hep üzülür veya kalbi kırılır diye endişe ederek kendimi geri çekiyordum. Gerçek düşüncelerimi yansıtamıyordum. Kıskandığımda söyleyemiyordum.

Kafam çok karışıktı.

Hem de çok.

"Nazlı?" Annem kapımı çalıp açarken uzandığım yatakta doğruldum. Ders çalışmam gerekirken düşüncelere dalmıştım.

"Efendim anne?"

"Kızım müsaitsen gelir misin?" dedi annem. Sesinden bir şeyler olduğunu anlamıştım. Tedirginliği bana kadar gelirken başımı sallayarak uzandığım yataktan kalktım.

Annemin ardından oturma odasına girdiğimde babamı yerde oturmuş bir vaziyette buldum. Önü faturalar, paralar ve kağıtlarla doluydu. Hesap makinesiyle mücadele ederken saçları karıştırılmaktan birbirine girmişti.

"Ne oldu?" diye sordum korkuyla. Babam sesimi duyunca başını kaldırıp bana baktı.

"Kızım geç otur şöyle," diyerek tekrar işine döndü.

Koltuklara otururken annem babamın yanına oturup kağıtları eline aldı.

"Mallarda eksik var," dedi annem.

Anlamayarak, "Ne eksiği?" diye sordum.

"Bildiğin eksik işte kızım. Dükkandaki mallarda eksik var. Malların çıkışıyla sayımı tutmuyor. Eksik var."

SOLMUŞ MÜREKKEPHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin