Yeni bölüm geldi millet! Son beşe girdik. 66'da final olacak sizce nasıl bir final bekliyor bizi?
Neyse yorum ve oylarınızı bekliyorum!
Seviliyorsunuz.
-M
♥️
Bir insan hayatını rayına girdiği düşündüğünde neden o raylardan çıkmasını sağlayacak bir etken ortaya çıkardı? Yani bir şey sürekli yolunda gidemez engebeli olması gerekiyor. Ama mutluluğu bulmaksa bu bir sondur. Mutluysan öl.
Bu mudur?
Yani dünyadan çıkarmamız gereken ders bu mu? Mutluluk için koş yakalayınca da öl çünkü bu bir sondur.
Ahmet ile her şey yolunda derken önce Ada ortaya çıktı. Yok bu yeterli bir raydan çıkarma olayı değil der gibi Devrim'in aşkını anlattığı o kızın kendim olduğunu öğrendim. Kader, "Yok lan bu da kızı yıldırmadı," der gibi karşıma yeni gerçekler çıkarırken en son Can'ı ortaya koymuştu.
Can Eroğlu.
Her zaman etrafımdaydı. Ahmet'i görebilmek için ona çok maruz kalıyordum ki bu hayatını tanımama sebep olmuştu. Ahmet'ten daha fazla açık bir kitap gibiydi. Her şeyini pat söyleyen biri olarak onu tanımak kolay olmuştu. Hep etrafımdaydı ama değil gibiydi. Yani sanki Ahmet onu görmemem için ortaya koyulan bir paravan gibiydi. Aradan çekilince de Can'ı görmüş gibiydim. Tanımakla kalmayıp duygularına dokunmuştum.
Can'a karşı bir şeyler hissetmiştim.
Bazen kendimi ayran gönüllü görüyordum. Ahmet'e aşık, 1 Milyoncu'ya aşık, Can'a aşık, ona aşık, buna aşık! Kendime çoğu gece kızardım. Ama sonra sevilmeye ihtiyacım duyduğum için böyle olduğumu anladım. Birinin bana karşı bir şeyler hissettiğini fark edince yaklaşıyordum çünkü sevilmek nedir bilmek istiyordum. O duyguyu tatmaya açtım. Bunu fark edince kendime yüklemeyi bırakmıştım.
Ahmet hayatımda hep vardı. İlk aşkımdı. Kalbime aşk tohumunu eken kişiydi. Sanki hiç gitmeyecek gibiydi. Yıllar geçtiğinde bile karşıma geçse her şeyi bırakıp ona dönecek gibiydim.
Devrim'e karşı hiçbir zaman bir aşk duygusu beslememiştim. Bana iyi davranmaya çok sonradan başlamıştı ve o zamanlarda da arkadaşlığından hoşlanmıştım. Yani bir zamanlar Ahmet beni sevmediği için üzülürken şimdi Devrim'i kendi konumunda görüyordum. Bu da canımı acıtıyordu. Nasıl bir şey olduğunu bildiğin için hisler daha yoğun oluyordu.
Fakat Can farklıydı. Onu unutmak için çaba sarf etmiştim. Onun bana hissettirdiği duygular gerçekti. Güzeldi. Şimdi çirkin bir gerçekle yüzleşirken Can'ın duygularından emin olamıyordum.
Bakıldığında üç erkek tarafından sevilen bir kız gibi görünüyordum. Lakin içeride dönen olay çok farklıydı. Hiçbirinin aşkı tam değildi. Birbirine girmiş ve birine dokunulduğunda ötekinin dağıtabileceği kadar berbattı. Anlamı olmadıktan sonra biri tarafından sevilmeye ne denilebilirdi ki?
Ben diyecek söz bulamıyordum.
Belki de bu yüzden üçünden de kaçıyordum. Üçünü de istemiyordum çünkü birbirlerine bağlılardı. Birini seçsem öteki yıkmak için hazırda bekleyecekti. Sevdiğime gitsem aramızı bozacak bir sürü nedenler oluşacaktı. Ahmet, Can'ı asla atmayacaktı. Yıllardır konuştuğunu benden gizlemişti. Can ile iş birliği içerisindeydi. Yeri geldiğinde Can için beni kullanmayacağı ne malumdu? Aralarındaki dostluğa giremezdim.
"Nazlı yine daldın." Annemin sözüyle kendime geldim.
Kış bahçesinde saatlerce öylesine oturuyordum. Hiçbir eşyamı almadan buraya gelmiştim. Annem hiçbir şey sormamıştı. Kapıyı sonuna kadar açmıştı. Babamı görmemiştim. Nerede olduğunu da bilmek istemiyordum zira yeterince acı çekiyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SOLMUŞ MÜREKKEP
Teen FictionNazlı, Can, Ahmet ve Devrim. Her şey Nazlı'nın Snapchat'te Naz adında fake bir hesap açmasıyla başlamıştı. Aslında onun tek derdi platoniği ile st atmakken kendini 1 Milyon skoru olan bir çocukla konuşurken buldu. Üstünde bir de sakladığı sırrı ort...