BÖLÜM 21 - ANAHTARLIK 2

3K 393 1.2K
                                    

İstanbul'a dönmüş bir Mery hello der! Nasılsınız bakalım? Umarım bu bölümü seversiniz.

Bölümler kısa diyenler var ama haftada iki üç bölüm geliyor. Bunu göz önünde bulundurmanızı isterim :)

Gün geçtikçe artan yorumlar beni çooook mutlu ediyor! Bu bölümde de yorum ve oylarınızı bekliyorum.

Seviliyorsunuz

-M

🕊️

Okul çıkışı herkes bir yerlere dağılırken ben kütüphaneye gitmek üzere eşyalarımı topladım. Can da eşyalarını toplamaya başlayınca ona döndüm.

"Eve mi?" diye sordum.

"Yok lan ne evi. Delal'e gideceğim. Oyun odasında Valorant'ta takılacağız."

"Sınav için çalışmayacak mısın?"

"Bence ne kadar zeki olduğumu öğle arasında gördük." Lafı sokarken gözlerimi devirdim. Sırt çantamı takarken Ahmet'e baktım. Yavaş hareket ediyordu. Büyük ihtimalle Can'ı tek yakalamak için bir an arıyordu. Can da bunun farkında olmalıydı ki onunla yalnız kalmamak için her şeyi yapıyordu.

Ama şu an sınıfta sadece üçümüz vardık.

İkisini yalnız bırakmak için koşarak sınıftan çıktım.

"Beklesene lan beni!" Can arkamdan bağırıp eşyalarını kucağına alarak çıkarken inanamadım. Yalnız kalmamak için eşyaları taşıyordu. Geri zekalı olanda bendim, öyle mi?

"Seninle yalnız kalmak için an kolluyor çocuk. Yapma şunu o senin en yakın arkadaşın."

"Babamla para karşılığı yatan bir orospuyu koluna sevgilim diye takan bir piçten başka bir şey değil o!" Ve yanımdan hızla geçip gitti. Arkasından öylece baktım. Gerçeği biliyordum. Bunu ortaya çıkarmak, ikisinin arasını düzeltmek istiyordum. Farkında değillerdi ama ikisi de kullanılıyordu. Devrim aralarını bozmak için yapıyordu her şeyi.

"Of!" Saçlarımı sinirle karıştırdım. Sanki hiç derdim yokmuş gibi bir de bununla uğraşacaktım.

"Uğraşma." Duyduğum sesle sıçradım. Ahmet iç sesimi duymuş gibi cevap vermişti. Yüzünde mahcubiyet dolu bir gülümseme vardı.

"Boş yere uğraşma. Aramız öyle kolay düzelmez."

"Aranızdaki birçok şeye vakıfım ben. Yani... neden böyle olduğunuzu da biliyorum." Ahmet bildiğimden dolayı şaşırarak kaldı.

"Hepsini mi?" diye sorduğunda başımı salladım.

"O zaman niye benden nefret etmiyorsun?" Kendini suçluyordu. Böyle olmak istemiyordu ama aşkın da önüne geçemiyordu. Onu öyle iyi anlıyorken nasıl nefret edebilirdim.

"Sen sadece birini sevdin Ahmet. Neden suçlu olan sen olasın ki?" Ahmet'in yüzündeki gülümseme görülmeye değerdi. Ve o gülümsemeyi bana doğru yöneltmişti. Gözlerimin önündeydi. Kalbim daha ne kadar güzel atabilirdi ki?

"Bugün gülümsediğim tek an bu. Bil istedim," dedi. Ne diyeceğimi bilemedim.

O yüzden salak gibi, "Anlıyorum," dedim. Bu da onu daha çok güldürdü. Hatta kahkaha attı.

Ah, o kadar güzeldi ki.

"Bugün kahkaha attığım tek an bu. Bil istedim," dedi bir kez daha.

Kıkırdadım. "Anlıyorum."

SOLMUŞ MÜREKKEPHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin