30#

3.2K 388 105
                                    

(When it's deep like DNA)

*

Etraftaki ışıklar ve ring şimdi görüş açısından çıkmıştı Jimin'in. Arkadaki dışarıdan görülmeyen odalardan birine gidiyorlar gibi görünüyordu. Ses etmeden Jungkook'un onu sürüklemesine izin verdi.

Biraz gittikten sonra soldaki kapılardan birinde durdular ve önlerindeki adam kapıyı çaldı. Bulundukları dar koridor bile dışarıdan gelen müzikle ve bağırışlarla neredeyse yerinden sallanıyor gibiydi.

Tıklattıkları kapı yavaşça açıldı ve içinde uzun boylu biri belirdi. İçerideki adamın gözleri hızla Jungkook'u bulduktan sonra alfanın omeganın elini tuttuğu yerden, şimdi bakışları Jimin'e kaymıştı.

Jungkook ses çıkarmadan içeri girdiğinde onları buraya getiren adam dışarıda kalmıştı. Kapı arkalarından kapandı.

İçeride bir sürü koltuk vardı sadece ve ağır bir sigara dumanı. Jimin gözlerinin yaşardığını hissetti.

Karşısındaki adam gülümseyerek birleşmiş ellerine bakınca, Jimin utandı ve elini Jungkook'tan çekti.

Bunun üzerine Jungkook kafasını çevirerek Jimin'in çektiği eline bakınca, Jimin alfanın yanlış anladığını biliyordu. Jungkook'un gözlerinde yine o kırılmış ve sinirli bakış vardı. Elini ondan kurtulmak için çekti sanmıştı büyük ihtimalle, ama Jimin o yüzden çekmemişti, sadece gerilmişti. Ağzını açıp bir şey diyecekti ki Jungkook çoktan kafasını önündeki adama çevirmiş, konuşmaya başlamıştı. Kafasıyla omegayı işaret etti.

"İlgilen, gelip senden alacağım."

Ardından Jimin'e bir daha bakmadan arkasını dönüp girdikleri kapıdan hızla çıktı.

Ne olmuştu şimdi? Bu kafes dövüşü kulübüne gelip arka odalara sürüklendikten sonra Jungkook nereye gitmişti yine?

Jimin düşüncelerini toplayıp kapıya doğru yöneldiğinde, arkasındaki adam kolunu tuttu. "Orada dur bakalım Jimin-shi."

"Dokunma!" Jimin sert bir şekilde kolunu tutan adama baktı, ardından iki eliyle birlikte göğsünden sertçe itti. Adını nereden biliyordu? Aslında artık kaçak olduğu için şaşırmaması gerekirdi. Tekrar kapıya yöneldiğinde, arkasındaki adam bu sefer kollarını omeganın bedenine dolamış onu geriye çekiyordu.

Burada ne sikim dönüyordu gerçekten?

Jimin bütün gücüyle adamın kolunu ısırdı ama yine de kollar gevşemeyince sinirlenmeye başladı.

"Ah! Dur! Burada durmanı Jungkook istedi. Isırmasana!" derken Jimin arkasındaki adamın acı çektiğini duyabiliyordu.

Yine de öne doğru eğilip üstündeki adamı ters bir şekilde yere fırlatırken, çok da düşünmedi.

Herkes Jimin'in eğitimli bir dedektif olduğunu unutuyordu galiba?

Ayakkabısını şimdi kanayan kolunu tutmuş bir şekilde yerde yatan adamın boğazına dayarken, sabrı kalmamıştı. "Sen kimsin ve Jungkook beni niye sana bıraktı?"

Cebindeki bıçağı da şimdi eline almıştı. Korkmuyordu, bundan kötü durumlarda bulunmuştu. Ama Jungkook'un onu buraya bırakıp gitmesine sinirlenmişti.

Yerde yatan adam zor nefes alırken, gözlerindeki yaşlarla konuştu. Jimin şimdi adamın bir beta olduğunu anlamıştı. "Mingyu. Adım Mingyu. Jungkook dövüşten sonra gelecek."

Jimin çenesinin kasıldığını hissedebiliyordu. Dışarıdaki insanlık dışı eylemden bahsediyor olamazdı herhalde? "Ne dövüşü?"

Mingyu'nun gözleri hafifçe irileşti ve çenesini kapamaya karar verdiğini anladı omega. Ama buna izin verecek hali yoktu. Betanın boğazındaki ayağını daha çok bastırdı.

Standing Next To You | JikookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin