(You know it's deeper than the rain
It's deeper than the pain)*
5 yıl sonra
Jimin elindeki gazeteye bakıp iç çekti. Gazetede yazanlar dünkü cinayetler, ünlülerin hayatları, hava durumu gibi şeylerdi. Kahvesinden bir yudum alırken haberi bir daha okudu.
"Büyük ses getiren tutuklanması ve tutuklu yargılanmasının ardından aldığı beş senelik cezanın sonucunda, Jeon Çetesi ile yaptığı soygunlarıyla bilinen alfa Jeon Jungkook'un yarın itibariyle cezasını tamamlayıp Seoul Nambu Cezaevi'nden öğlen saat 12:00'da serbest bırakılacağı bildirildi. Medyanın çıkışa gelmesine izin verilmezken..."
Jimin daha önceden okuduğu makaleye göz gezdirdikten sonra gözü alttaki kocaman fotoğrafa kaydı.
İşte sevgilisi oradaydı.
Beş yıl önce onu sırtındaki yaralara rağmen tereddüt etmeden kurtarmaya geldiğinde, üstünde olan kanlı gömleğiyle polis arabasının içinde gülümseyen fotoğrafını koymuşlardı. Jeon Jungkook, hiçbir zaman bir fotoğrafta egoist çıkmamayı başaramıyordu. Bulunduğu konum, iki elini birbirine bağlayan kelepçeler ve gömleğini bulayan kana rağmen otuz iki diş gülümsüyordu işte kameraya. Hiçbir şeyi umursamayan biri gibi gözüküyordu. Ama aslında Jimin, alfanın beyninin bir saniye bile durmadığını en iyi bilenlerdendi.
Jimin'i de bu gevşek gülümsemesinin yüzünden bir türlü silinmeyişiyle, omega onu vurmasına rağmen kahkaha atışıyla tavlamamış mıydı?
Yoksa alaycılıkla parlayan gözlerinin Jimin'e ve sadece Jimin'e bakınca yumuşayışı mıydı ona kalbini teslim ettiren?
Belki de yıllardır kaçtığı polise giderken bile Jimin'in canı tehlikede olduğu için bir saniye bile tereddüt etmeden teslim olmasıydı.
Birçok şeydi, her şeydi.
Park Jimin'in her şeyiydi bu adam. Her şeyi haline gelmişti. Ve saatler sonra özgür olacaktı.
Kavuşacaklardı.
Jimin gözlerinin dolduğunu hissedebiliyordu bile. Daha alfayı görmeden ağlamak istemiyordu çünkü biliyordu ki, onu görünce zaten duramayacaktı. O kadar özlemişti ki kokusunu, dokunuşunu, sesini. Jungkook'un yokluğu ona hiç iyi gelmemişti.
Koskoca beş yıl olmuştu.
Elleri ayrılmıştı o gün, ikisi de polis arabalarına bindirilmişlerdi yüzlerine tutulan onlarca flaşla ve kamerayla beraber. Jimin hala her ayrıntısıyla hatırlıyordu. Unutmak mümkün değildi zaten.
Gwangju'nun Emniyet Merkezi'ne giderlerken araçlar arka arkaya hareket ediyordu. Giderlerken onların geldiği yöne doğru giden ambulanslar da görmüştü Jimin.
Endişeliydi, korkuyordu ama tüm bunlar olurken aklında tek bir soru vardı. Şimdi ne olacaktı?
Jaemin'i öldürmüş olsa da, içeridekilerin çoğu fare gibi dağılsalar da bir şekilde tekrardan birleşecekleri ve çetenin bu zamana kadar olan tüm çabalarını boşa çıkaracakları endişesi tüm vücudunu sarmıştı. Yol boyunca aklından bir sürü senaryo geçmişti.
Polis nasıl gelmişti mesela? Jaemin mi çağırmıştı yardım için, onun adamları mı çağırmıştı? Sonuçta daha önceden polisin Jaemin'le çalıştıkları kesindi. Emniyet Müdürü'nün kendisi içerideydi tanrı aşkına.
Ama bu kadar bariz bir şekilde gelmeleri çok garipti. El altından götürülmelilerdi Jimin'e göre. Böyle kameralar eşliğinde yakalanmaları Jaemin'in de işine gelmezdi ki. Birçok şey kafasında oturmuyordu. Boşluklarla doluydu olaylar.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Standing Next To You | Jikook
Fanfictionİlk omega baş dedektif Park Jimin, yıllardır ülkedeki en büyük suç örgütünün ünlü lideriyle sonunda denk gelir. Ne var ki ülkenin en büyük suçlusu onun ruh eşidir. omegaverse, uygunsuz içerik 19.12.23 jikook #1