34#

3.3K 403 133
                                    

(Standing next to you)

*

Jungkook'un motorundan inip eve doğru yürürlerken, ikisi de gülüyordu.

Aynı bu yolda saatler önce resmen birbirlerini boğazlayacaklarmış gibi olmaları unutulmuş gibiydi.

Jungkook motordan iner inmez, Jimin'in elini kendisininkiyle kavradığında, ses çıkarmadı omega. Elini tutup onu yönlendirmesine izin verdi diğerinin.

Bu gece resmen Jungkook kafes dövüşüne katılmıştı, ona saldırmaya çalışan birinden yumruk yemişti ardından o kişiyi vurdurtmuştu. Ama ikisi şimdi gecenin soğuğu yüzlerine çarparken bunu düşünmüyorlardı.

Yüzlerinde bir gülümseme yer etmişti ki, bulaşıcı gibiydi. Neye güldüklerini bile bilmiyorlardı. Jungkook arkasından gelen Jimin'e gülümseyerek bir kez daha bakıp önüne döndüğünde, Jimin artık dayanamayıp konuştu. "Neden sırıtıp duruyorsun?"

Jungkook omeganın bu lafı üzerine önce birleşmiş ellerine, ardından Jimin'in gözlerine bakarken hala gülümsemeye devam ediyordu. Gözleri parlıyordu sokak lambasının ışığında. "Mutluyum."

Jimin gözlerini çevirip sokağa baktığında, Jungkook'un kahkahasını duyabiliyordu. Yanakları en azından karanlıkta gözükmez diye sevindi.

Nasıl bu konuma gelmişti?! Resmen alfanın eğlencesi olmuştu. Ama o da garip bir şekilde mutluydu. Günlerdir onu yiyip bitiren rahatsızlık hissi sonunda yoktu artık içinde.

Evin kapısına geldiklerinde, neredeyse gün doğacaktı. O yüzden diğerleri uyanmasın diye sessiz bir şekilde açmaya çalıştı Jungkook kapıyı. Bir eli asla bırakmıyordu ama Jimin'inkini.

Yüzlerindeki gülümsemelerle içeri girdiklerinde, salonun ışığının açık olduğunu görünce şaşırdı Jimin.

Ama daha çok şaşırdığı şey, kapının açılmasıyla ayağa kalkmış, saçları dağınık Taehyung'tu.

Taehyung'un gözleri önce ikisinin de gülümseyen yüzlerine baktıktan sonra birleşmiş ellerine kayınca, Jimin yanlış bir şey yaptığını hissetti.

Öyle hissetti çünkü bir zamanlar en yakın arkadaşım dediği adamın yüzünde, şu ana kadar gördüğü en üzgün ifade vardı.

Jimin biliyordu ki Taehyung, onun Jungkook'la çok yakınlaşmasını istemiyordu. Haklı olduğu tarafları da vardı ama Jimin için bu artık bir seçim değildi. Belki de hiçbir zaman bir seçim olmamıştı.

Jungkook'un kaşları, onlar gelince oturduğu yerden kalkan Taehyung'a bakarken çatıldı. "Sen neden ayaktasın Taehyung?"

Tae gözlerini Jimin'inkilere çevirdi, dolu olduklarını görebiliyordu omega. İçi acıdı. Kalbi acıdı onu böyle görünce. Ama ağzını açıp bir şey diyemedi.

Jungkook ise Taehyung'un Jimin'e bakmasına sinirlenmiş gibi gözüküyordu. Az önceki eğlenen havası gitgide tehlikeli haline dönüyordu. Eliyle Jimin'i arkasına çekti. Sesi sertti. "Bir derdin mi var?"

Taehyung yavaşça kafasını iki yana sallarken, sonunda gözlerini Jungkook'a çevirmişti. "Hayır, sadece Jimin için endişelenmiştim senin peşinden kafese gidince."

Jungkook, bunu yememiş gibiydi. Çenesi sertleşti. Jimin'in elini tutan eli de iyice sıkılaşmıştı. "Niye ağlıyorsun amınakoyayım o zaman?"

Taehyung başını öne eğdi. "Başına bir şey geldi sandım."

Ardından kafasını kaldırıp tekrar Jimin'e baktı. "Şu an seninle ve iyi olduğunu görebiliyorum, bana müsaade."

Diyeceklerini dedikten sonra arkasını dönüp hızlı ve geniş adımlarla odasına ilerledi. Kapısı açılıp aynı hızda kapandığında şimdi ortam çok gergindi.

Standing Next To You | JikookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin