63#

1.7K 267 114
                                    

(You know it's deeper than the rain
It's deeper than the pain)

*

Karanlık.

"Jimin, seni kışkırtmaya çalışıyor. Sakin ol."

Sakin olamamıştı.

"Jimin, sakin ol. Sakin ol güzelim. Silahı var."

Silahı vardı karşısındakinin. Neden durmamıştı?
Karanlığın içinde kayboluyordu.

"Yapmadım."

Yapmamıştı.

"Yapmadım Jimin."

Yapmamıştı işte. Her ne kadar her şey onu gösterse de güvenini zedelememişti. Yalan söylememişti. Kandırmamıştı.

"Ben yapmadım."

Sevdiği adam ona zarar vermemişti.
Ama Jimin, sevdiği adamın canıyla oynamıştı.

Karanlık onu boğuyordu.

"Jimin."

Vücudunun sarsıldığını hissetse de, ruhunu karanlıktan çekmek gitgide zorlaşıyordu.

"Uyan hadi. Bir şeyler yemen lazım."

Tekrardan omuzlarından sarsıldığını hissedebiliyordu. Derin bir nefes aldı. Kaçacak bir yeri yoktu. Gözlerini açmaya başladı.

Beyaz ışığın gözüne batmasından kaçınmazken yaslandığı yerden doğruldu. Başını yasladığı kolları uyuşmuştu. Elini gözlerine götürüp ovalarken karşısındaki betaya baktı. "Saat kaç?"

Jin elindeki yemek tabağını sakince kenardaki masaya koyup oraya yaslanırken kollarını önünde birleştirdi ve konuştu. "Yedi."

Jimin oturduğu yerde geriye yaslanıp uyuşmuş kollarını hareket ettirirken yemek tabağına baktı. Yumurta ve ramen vardı.

Eskiden çok sevdiği, işten gelince sık sık kendine yaptığı bir yemekti ama şimdi midesinin iğrenç guruldamasından hiç iştahı olmadığını anlayabiliyordu.

"Hiç öyle bakma. Yiyeceksin bunu. Kaç gündür bir tabağı bitirdiğini görmedim." derken Jin'in kaşları çatıktı. Ardından yaslandığı yerden kalkıp Jimin'in yatıp üstünde uyuduğu yatağın etrafından dolandı ve ses çıkarmadan yatan Jungkook'un yanına ilerledi.

Jungkook, 6 gündür bilinçsizdi.

Saldırıya uğradıkları evden çıkıp o hengamede bulabildikleri yeni saklanma yerinde, makinelere ve oksijene bağlı yüzüstü yatıyordu günlerdir.

Jimin gözüyle Jin'i takip etse de, betayı daha fazla sinirlendirmemek ve endişelendirmemek için yemek tabağını almak üzere ayağa kalktı. Bacakları da tutulmuştu.

Günlerdir Jungkook'un yatağına yaslanıp oturur pozisyonda uyuduğundan ötürü vücudu ondan nefret ediyordu. Ama alfanın sıcak nefesinden uzakta olmayı ruhu kaldıramıyordu işte. Her nefes alışında hala canlı olduğunu hatırlatması, omegasını da kendisini de rahatlatıyordu.

Jin, alfanın bağlı olduğu monitörü kontrol ederken konuşmaya devam etti. Betanın da normalde derli toplu olan hali, bozulmuştu. "Zaten elimde iki hasta var, üçüncüsünü başıma çıkarma lütfen. Kendine bakmazsan en çok Jungkook üzülür."

Jimin bir şey demedi. Ne diyebilirdi ki zaten? Jungkook'u üzmeye hakkı yoktu onun. Yine de betayla tartışmak yerine eline aldığı tabağı alıp tekrardan kalktığı sandalyeye otururken başını önüne eğdi sakince. "Biliyorum, üzgünüm."

Standing Next To You | JikookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin