Standing Next To You | Jikook

65#

(Standing next to you)

*

"SOYUN, OMEGA."

Hemen ardından odada kenarlardan yükselen bir klasik müzik çalmaya başladı. Klasik müzikle soyunmasını bekliyorlardı yani?

"VE DANS ET!"

Alfa sesini kullandığı için sözlerinin birer emir gibi hemen gerçekleşmesini beklediği gözlerindeki eğlenir gibi olan bakışta barizdi. Ama sesinin omeganın vücudundan hiçbir etki bırakmadan geçip gittiğini bilmiyordu.

Demek ki Jimin'i iddia ettiği kadar iyi tanımıyordu. Onu işe yaramaz, hiçbir gücü olmayan ve emirlere itaat etmekten başka bir bok beceremeyen biri olarak görüyordu.

Omega beyninde bir sürü fikrin alevlendiğini hissedebiliyordu. Uzun süredir, Taehyung'un çetenin evinde söylediği yalanlardan beri, Jungkook onu korumak için vurulduğundan beri içini kaplamış çaresizlikten ve zayıflık hissinden sıyrılmaya başlamıştı sonunda.

Jaemin'in zayıflığı da buydu işte. Jimin'i olduğundan çok daha zayıf görüyordu. Jungkook'un da en başta yaptığı bir hataydı bu. Alfa onun neler yapabileceğine en yakından şahit olduktan sonra, Jimin onun gözlerine bakarken telefonunu ele geçirip adamlarını tutuklattırınca ancak değişmişti fikri. Ki Jungkook açık görüşlü biriydi.

Bir şansı vardı.

Gülümsememek için kendini zor tuttu. Ölecekse bile, öldürmeden ölmeyecekti.

Bu dünyadan gitmeden yanında bir piç kurusunu da beraberinde götürmek için bir şansı vardı. Bunu elektriklenen parmak uçlarında hissedebiliyordu. Ama şüphe çekmemek için hemen harekete geçmeye başlaması gerektiğini de biliyordu.

Şükür ki üstünde çok fazla kıyafet vardı. Planına yetecek kadar süre kazanması, iş bile değildi. Tek ihtiyacı olan Jaemin'e yeterince yaklaşabilmekti.

Gözlerindeki sert bakışı alfa sesinden etkilenmiş gibi boş bir bakışla değiştirirken, yavaşça arkasını döndü.

Islık sesleri duyuyordu arkasından. Büyük ihtimalle aç çakallar gibi onu izleyecekleri için heyecandan dudaklarını yalayan yaşlı piçlere ömürlerinin gösterisini verecekti.

Elleriyle üstündeki deri ceketin yakasını kavrayıp, hafifçe yukarı çekerken aynı zamanda çıkışın etrafındaki adamlara bakıyordu. Kapıya yakın adamların ellerindeki silahlar kısa menzildi, yani uzaktan nişan almaları zordu. Gülümsemesini bastırırken deri ceketi daha da yukarı çıkarttı.

Hafif bir hareketle ceketin kolunu çıkarmaya çalışıyormuş gibi sağına ve soluna baktığında da oradaki adamların da çıkış kapısına doğru biraz kaymış olduklarını fark etti.

İyi, diye düşündü. Jaemin'e yakın ne kadar az kişi olursa, o kadar iyiydi.

Artık daha fazla kaçamayacağı için ve arkadaki pisliklerin "Çıkar artık!" bağırışlarını görmezden gelemeyeceği için önüne dönerken deri montu tamamen çıkartmıştı üzerinden.

Hareketleri akıcıydı. Dans etmek onun için her zaman kolay olmuştu. Ayrıca Jaemin'e bir şov da satmıştı, o yüzden şu an bu hareketi hiç şaşırtıcı olmamalıydı.

Değildi de zaten görünüşe göre.

Önüne döndüğünde "misafirlerin" kendilerini kadehi muhtemelen Jimin'in aylık maaşına mal olacak pahalı içkileri kafalarına dikiyorlar, aralarında gülüşüyorlar, bir yandan da Jimin'i izliyorlardı.