(We'll survive the test of time)
*
"Beni kandırdın." derken Jimin kollarını önünde birleştirmiş, somurtarak camdan dışarı bakıyordu.
Araba, şehrin sokaklarında geceyi aydınlatan sokak lambalarından yansıyan ışıkla bir aydınlanıp bir kararırken alfa gözlerini yoldan çekti. "Başka çarem yok güzelim biliyorsun. Olsa hayatta gider miyim?"
Jimin yine de dönmüyordu. Mutsuzdu. Tek günleri vardı beraber ama tabii ki Jaemin'e ulaşmalarından önceki son adam olan Dongyoung da tam o gün harekete geçmeye karar vermişti.
Salonun ortasında dans ettikten sonra tam bir film açıp mısır patlatmış, ardından battaniyenin altına girmişlerdi ki, alfanın telefonu çalmıştı. Jimin açmasın istemişti. Ama Jungkook televizyonun sesini kapatıp telefona uzanırken bir şey dememişti.
Namjoon'du arayan. Ve Dongyoung'un Gwangju'da görüldüğünü söylüyordu. Orada birkaç gün bulunabileceği hakkında bilgi de gelmişti.
İnanılmaz bir fırsattı. Onu orada savunmasız bir şekilde avlamak için inanılmazdı, avlayamasalar bile Seoul'e gelirken takip edip nerede nasıl kaldığını öğrenebilmeleri için de öyleydi ama aynı zamanda şehirler arası yolculuk yapmaları gerekeceği için çok da tehlikeliydi.
Jimin telefondan diğer alfanın sesini ve anlattıklarını duyar duymaz kalbi çökmüştü. Çünkü bunun ne anlama geldiğini biliyordu. Daha ölümün kıyısından dönmüşlerken soluklanamadan tekrardan harekete geçmeleri gerekiyordu.
Dinlenecek zamanları yoktu. Tek bir günleri bile.
Olduğunu umut etmişlerdi ama hayat acımasızdı işte.
Kafasını alfaya doğru çevirirken konuştu. "Benim gelmemi istemediğine emin misin?"
Jungkook direksiyonu tutan elini diğerine geçirirken konuştu. "Açıkcası o piçi Gwangju'da yakalayabileceğimizi düşünmüyorum. Bilmediğimiz bir şehir, bağlantılarım da kuvvetli değil orada. O da eminim eli boş gelmemiştir, etrafında on düzine güvenlik olacağına eminim."
Ardından bakışlarını anlık Jimin'e doğru çevirdi. "Ama yine de en küçük ihtimal bile varsa diye ben gideceğim zaten, sen de biz onu Seoul'de takip ederken Suga ve Smile ile beraber desteğe gelirsin. Şehirdışına çıkmanla alacağımız riske değmez."
Jimin de böylesinin daha mantıklı olduğunu biliyordu.
Son olaylar ve adlarına çıkan kırmızı bültenden beri şehir giriş çıkışları hep polis kontrolü altındaydı. Ve yüzleri her televizyon ekranında haberleri süslerken Suga, Smile ve Jimin'in yakalanmaması zordu.
Jungkook ise yakalansa bile sağ kurtulabilecek tek kişiydi. O yüzden Namjoon, Mingyu ve Taehyung'la beraber gideceklerdi. Yüzleri bilinmeyenler yani.
Ama mantıklı olanın bu olması, Jimin'e ve omegasına ayrı kalacak olmalarını ve tehlikeli bir durumda alfayı tek bırakacağı gerçeğini unutturamıyordu. Yine de büyütmemesi gerekiyordu. Jungkook'u gereksiz strese sokmanın anlamı yoktu. O yüzden birleştirdiği kollarını çözdü, ardından uzanıp alfanın vitesteki eline kendi elini koydu. Gözleri birleştiğinde gülümsedi ve yumuşak bir şekilde konuştu. "Kendine dikkat et. Bir şey olursa da hemen ara, tamam mı?"
Jungkook da hafifçe gülümserken eğleniyor gibiydi ama gözlerinde daha olgun bir bakış vardı. "Başüstüne."
Jimin gözlerini devirse de gülüşüne engel olamadı.
Alfanın sadece üzgünlüklerini azaltmaya çalıştığı için gevşek davrandığını biliyordu ve bu yüzden de içi acıyordu. Nedense bu gece özellikle ondan ayrılmak istemiyordu.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Standing Next to You | Jikook
Fanfictionİlk omega baş dedektif Park Jimin, yıllardır ülkedeki en büyük suç örgütünün ünlü lideriyle sonunda denk gelir. Ne var ki ülkenin en büyük suçlusu onun ruh eşidir. omegaverse, uygunsuz içerik 19.12.23 jikook #1