20#

3.8K 407 95
                                    

(They can't deny our love)

*

Seoul'un hafif dışında sıradan gözüken bir binanın dışında durduklarında, Jimin artık çok kötüydü. Tek bildiği Jungkook'a yakın durmak istediğiydi.

Hemen yanında Jungkook ve Suga oturuyordu. Smile ve Taehyung ise öndeydi. Jimin'in kulakları o kadar çok uğulduyordu ki arabadaki sesleri duyamıyordu bile. Sadece Suga ve Jungkook'un konuştuğunu duyuyor, arkaya dönüp endişeli gözlerle bakan Taehyung'u görüyordu.

Yanındaki kapı açıldı ve yüzüne soğuk çarptı. Sonra ne olduğunu anlamadan Jungkook'un kollarındaydı. O kadar halsizdi ki, itiraz edemedi. Yürümeye çalışsa büyük ihtimalle yeri boylardı zaten. Alfanın sıcak kolları vücuduna çok iyi geliyordu. Yürürlerken yüzünü Jungkook'un boynundaki koku glandlarına yaklaştırdı. Alfanın yağmur kokusu biraz da olsa iyi geliyordu. Ağrısını hafifletiyor, kulağındaki uğultuyu azaltıyordu. Jungkook da ona yardımcı olmak ister gibi, boynuna yaklaştırmıştı iyice omegayı. Gözlerini Jimin'le birleştirdiğinde bir şeyler diyordu. "Sabret güzelim, neredeyse geldik." gibi anladı Jimin. Şimdi Jungkook'un büyük gözlerinin ne kadar güzel olduğunu fark ediyordu.

Bodrum katına indiler, şimdi Jungkook'un kokusuyla biraz daha etrafında olan şeylerin farkına varabiliyordu. Kapıdan girince, alfanın yağmur kokusunun burada daha yoğun olduğunu fark etti omega. Biraz daha rahatlayabildi.

Jungkook'un kollarında arka odalara doğru gittiler. Jimin arkalarından Suga'nın da geldiğini görebiliyordu. Ardından kendini büyük bir yatağa indirilirken buldu. Jungkook onu yatağa bıraktığındaysa, omegası aniden çıldırmaya başladı.

"Hayır! Hayır beni bırakma!" derken, alfanın çekilen kollarına tutunmak için yatakta oturmaya çalışıyordu. Gözleri dolmuştu tekrardan, siktir. Neler oluyordu?

Jungkook, Jimin'in ona uzanan ellerini görür görmez, hemen yatağa oturdu ve omeganın zar zor oturmaya çalışan formunu kucağına çekip, Jimin'in başını tekrar boynuna yaslarken konuştu. "Şşş... buradayım Jimin. Buradayım güzelim."

Odada alfanın sakinleştirici feromonları duyulduğunda, Jimin sonunda biraz sakinleşebildiğini hissetmişti. Böylece kapıda bekleyen Suga'yı görebildi. Neler oluyordu? Kontrolü kayıyordu. Jungkook onu bir saniye bırakırsa ölecekmiş gibi hissetmeye başlamıştı ve bu hiç normal değildi.

Yoongi yavaş adımlarla yatağın üstündeki ikiliye yaklaştı. Jungkook'un sakinleştirici feromonları hemen acı ve istenmeyen bir şeye dönüşmüştü. Dişlerini sıkarak konuştu alfa. "Yaklaşma."

Yoongi, geldiği yerde durdu, ardından kollarını önünde bağladı. Yumuşak bir sesle alfayı kızdırmamaya çalışarak konuştu. "Kızgınlığa girmek üzere hatta belki de girmiş Jungkook. Sen de ruh eşi olduğun için eğer Jimin kızgınlığa girdiğinde uzun süre burada olursan, seninki de başlar ve sizi bir daha ayıramayız. Hemen buradan çıkman gerekiyor."

Jimin, arada duyduğu kelimeleri anlamlandıramıyordu. Çıkmak? Hayır alfanın çıkmasını istemiyordu. Kızgınlık peki? Bu çok saçmaydı. Kızgınlığının zamanı değildi ki şimdi. Bastırıcı almıştı en son. Aklındaki mantıklı düşünceler, alfanın kokusuyla karışıyordu. Tek bildiği Jungkook'un yanında kalmak istediğiydi. Burnunu iyice alfaya dayadı.

Jungkook konuştu. "Hayır."

Karşısında, kollarını kavuşturmuş olan omega başta ne diyeceğini bilemedi. Ama vazgeçemezdi. Her şeyin boka dönmesini istemiyorlarsa, Jungkook şu an buradan çıkmalıydı. Durduğu yerde konuşmaya devam etti, yaklaşıp alfayı sinirlendirmek de istemiyordu. "Jungkook, iyi düşün. Jimin kızgınlıktan çıkınca bunu affetmeyebilir. Şu an bilinci yerinde değil."

Standing Next To You | JikookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin