51#

2.5K 349 143
                                        

(You already know)

*

Jimin burnunu yasladığı yerde aldığı kokuyla donakaldı.

Şeker? Pamuk şeker gibi tatlı bir kokuydu burnuna gelen. Alfaya sardığı yerden elini çekip Jungkook'un boynunu geriye doğru ittirirken burnunu dayamıştı tekrardan oraya. Hayal görüyor olmalıydı. Başka bir omeganın kokusunun Jungkook'un boynunda işi olamazdı. Değil mi?

Ama pamuk şeker, oradaydı işte. Omeganın burnunu dibine soktuğu yerden yükselen koku barizdi. Jimin geri çekildi. Karanlıkta hafif de olsa, oranın alfanın boynunun diğer kısımlarından da daha koyu olduğunu görebiliyordu.

Jungkook ise anlamaz gözlerle Jimin'e bakıyordu. Omeganın birden çekilip boynunu koklamasına şaşırmış gibiydi. Ama Jimin'in irileşmiş ve hayal kırıklığıyla dolmuş bakışlarını görünce, anladı.

Jimin sessizce konuştu. Parmağı şimdi alfanın boynundaki izi gösteriyordu. "Bu ne?"

Jungkook'un belindeki elleri ise hiç gevşememişti. Ama alfanın gözleri hala parlıyordu, dudakları ise hafifçe yukarı kıvrılmıştı. "Ne ne güzelim?"

Jimin iki elini sertçe alfanın onu saran kollarına getirdi, ardından kendini uzaklaştırırken gözlerini önündeki adamdan ayırmıyordu. "Boynundaki şeker kokusundan ve morluktan bahsediyorum Jungkook. Hangi omega bıraktı onu sana?"

Jungkook ise gülmesini bastırmaya çalışıyor gibi duruyordu. Omeganın ondan uzaklaşmasına izin verirken, dudağını ısırdı, ardından konuştu. "Şey, geneleve girdik sonuçta. Biraz dikkatim dağılmış olabilir."

Söylediği şeyleri beyni idrak edebilince, Jimin'in ağzı açık kaldı.

Aklından milyonlarca şey geçiyordu şu an. Ne zaman olmuştu? Nasıl olmuştu? Pamuk şeker kimdi? İçeride başka ne olmuştu? Pamuk şekerle daha önceden de görüşüyor muydu? Yoksa anlık aklını mı kaybetmişti?

Hayal kırıklığı ise içini yaktı. Aniden kalbine giren ağrıyla nefesi kesildi. Alfa ise dudaklarını ısırarak ona bakıyordu sadece. Çıldırmamak elde değildi.

Bakışları ve etraftaki vanilya kokusunun hızlı çürümesi kırgınlığının derecesini yansıtmış olacak ki, Jungkook daha fazla dayanamadı. Alfa minik adımlarla omegayla aralarındaki küçük boşluğu kapatırken gülüşünü gizleyemeyen bir şekilde sırıtıyordu. İki elini de Jimin'in yanaklarına koyup omeganın yanaklarını sıkıştırırken kendi yüzünü de onunkine yaklaştırmıştı. "Saçmalama Jimin. Senden başka birine dikkatim dağılır mı benim hiç, hm?"

Jimin ise yanaklarının sıkılmasına ve doğru düzgün bir cevap alamamış olmasına sinir olmuştu sadece. Tuttuğu nefesini bırakırken ellerini alfanın yanağını sıkan ellerine götürüp onları indirtti. Ama şimdi kafası karışıktı. Dudaklarını büzmesine engel olamazken sertçe konuştu. "Nasıl oldu o zaman?"

Şimdi Jungkook gözlerini kaçırıyor, bir elini de ensesindeki saçlara götürüp çekiştiriyordu. Söyleyeceği şey her neyse Jimin'in hoşuna gitmeyeceğini biliyor gibiydi. Kaçırdığı gözlerini sonunda omeganınkilere sabitlerken konuştu. "Şey... Yuta'yı ikna etmeye çalışırken, metresi Sicheng kucağıma oturup bunu yapmış olabilir."

Duraksayıp Jimin'in tepkisini ölçmeye çalışıyordu ama omeganın beyni herhangi bir tepki üretebilecek bir halde değildi şu an. Devam ederken yumuşak ve suçlu olduğunu bilir bir şekilde konuşuyordu. "Ama o sırada adamın kafasını patlatmak için tabancamı hazırlamakla meşgül olduğumdan, engel olamadım."

Açıklaması makuldü. Ama Jimin'in umrunda falan değildi bu makullük, görev bilinci, adam öldürmek. Kendisinin ve omegasının umursadığı tek şey alfalarının boynunda başka bir omeganın kokusu olmasıydı.

Standing Next to You | JikookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin