54#

2.4K 328 149
                                    

(All night long, we flock to this)

*

Eve nasıl gittiklerini bilememişti Jimin. Dans pistindeki hallerinden sonra, Mingyu elinde gerçekten bir dudak parlatıcısıyla gelmiş, ardından Jungkook omegayı elinden çekerek götürmüştü.

İtiraz edememişti. Alfayla yapmak istediklerini saçma bir kulüpte yapamayacağını çok iyi biliyordu o da. Yükselmişti, hem de çok. Evin gözlerden uzak ortamına ihtiyacı vardı.

Jungkook'a teması yasaklayalı 1 hafta olmuştu. Ama tabii ki omegasının tek yapmak istediği alfanın dibinden ayrılmamaktı. Zaten ayrılmıyordu da. Birine bu kadar bağlı hissetmeyeli uzun zaman olmuştu. Ne kadar bağımlı olduğuna şaşırdı. Gerçekten bu kadar kısa sürede nasıl böyle hissetmeye başlamıştı?

Büyü falandı herhalde.

Şimdi merkezdeki eve ele ele girdiklerinde, gözlerini kaçırıyordu. Buraya ilk gelişleri alfanın kızgınlığındaydı. Hala banyoyu gördüğünde, Jimin'in kalbi hızlanıyordu. Yanakları kızarıyordu.

Alfanın ona bacaklarını aç diyişini, içindeki hissini hatırlamadan duş bile alamıyordu. Vücudunu kendi elleriyle yıkarken, beyni O'nun ellerini hayal ediyordu. Bir saniye onu düşünmediği oluyor muydu ki?

Kendini serbest bırakınca, düşmesi bu kadar kolay olmuştu işte. Tek umudu alfanın kollarının her zaman onu tutmak için orada olacağıydı.

Başka birinin dudaklarının Jungkook'un boynunda olduğunu düşünmek bile bütün dengesini bozmuştu.

Başta alfayı suçladığı profesyonel olmayan davranışları yapan kişiye dönüşmüştü.

Jungkook gerçekten en başından beri Jimin'in şu an ona karşı hissettiği gibi mi hissediyordu? Bunca zamandır onu gördüğünde kalbi hızlanıyor muydu? Kokusunu duyduğunda gözlerini kapatıp kollarında uyumak istiyor muydu? Bu his çok korkunçtu.

Başka birinin kollarına kendini bu kadar bırakmak korkunçtu. Ama engel olamıyordu artık Jimin. Alfanın sahiplenici bir şekilde onu arkasına almasından etkileniyor, saklanmaktan çekinmiyordu.

Koruyacağına güveniyordu. Hayatıyla güveniyordu alfaya. Jungkook'un dağılmış saçları ve önü açılmış gömleğine bakarken nefesi kesildi. Jimin'i kollarıyla sararken dağılmıştı hepsi, yoksa birilerini öldürürken gayet düzgündü üstü başı.

Alfaya bakarken içindeki elektriğin hızlandığını hissedebiliyordu. Ama işin en iyi yanı Jungkook'un da onun gibi hissettiğini biliyordu. Birbirlerini özlemişlerdi. Birbirlerinin vücutlarını özlemişlerdi. Bir hafta belki uzun değildi, ama Jimin'e asırlar gibi gelmişti.

O yüzden kapıdan içeri girip, el ele banyoya doğru giderlerken, Jimin biliyordu ki gelecek her şeye hazırdı. Ve çok ama çok istiyordu.

"Önce sen yıkan güzelim, ben biraz spor yapıp öyle girerim. Sen beni bekleme, uyu." diyip Jimin'in saçını öptü alfa. Ardından arkasını dönüp banyonun açık kapısından çıkıp salona doğru ilerledi.

Ne?

Alfanın uzaklaşan sırtına bakarken Jimin banyonun ortasında gidişini izliyordu sadece. Kalakalmıştı öylece.

Şaka mıydı bu? Dans pistinde omegayı kendine yaslayıp, yükselttikten, kulağını ısırıp boynuna izler bıraktıktan sonra eve gelince kendi yoluna herkes mi demişti alfa, yoksa bu bir halüsinasyon muydu?

Jungkook'un çıkıp gittiği kapıya öylece bakıyordu. Alfa git yıkan, beni bekleme yat demişti resmen.

Jimin'in beklentisi çılgınlar gibi birbirlerinin üstüne çıkıp, özlem giderecek olmalarıyken, nereye gidiyordu bu adam? Ayrıca kıskanç ve sinirli değil miydi? Kudurmamış mıydı? Bir tek Jimin mi kudurmuştu?

Standing Next To You | JikookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin