özel#

1.7K 212 203
                                    

(Standing in the fire next to you)

*

Kilide anahtarı sokup çevirirken Jimin'in elleri titriyordu.

Onca yıl dedektiflik yapmış, silah tutarken eli titrememiş bu adamın eli şu an sırf arkasında Jungkook var ve yıllar sonra ilk kez yalnız kalacakları için titriyordu.

"Ah, sıkışmış." diyip gergince gülerken kapıyı son zorlamasıyla açıldı. Jungkook'u kendi evine getirmişti. Alfayla beraber yaşamayı umduğu eve yani.

İçini ikisinin de zevkine uyacak bir şekilde döşemeye çalışmıştı, sadeydi baya. Tertemizdi. Jungkook'un çıkacağını bildiği için her yeri temizlemiş, bir sürü de yiyecek hazırlamıştı önceden. Dolabı doldurmuştu.

Kısacası heyecandan ve gerginlikten bir saniye yerinde duramamış her şeyi düzenlemişti. Arkasından alfanın girdiğini de duydu ve elindeki çıkış kağıtlarını tezgahın üstüne bıraktıktan sonra derin bir nefes alıp arkasını döndü.

Jungkook yüzünde yumuşak bir gülümsemeyle zaten ona bakıyordu.

Diğerleriyle vedalaştıktan hemen sonra arabaya binmişler, tüm yol boyunca da Jimin heyecandan kaza yapmamaya çalışırken alfa hiçbir şey demeden onu izlemişti. Ve omega artık kızardığını hissedebiliyordu ama görmezden gelmeye çalıştı.

Jungkook elindeki çantayı kapının kenarına koyacakken Jimin eliyle arkadaki odayı göstererek konuştu. "İçeriye bırakabilirsin."

"Tamamdır." dedi alfa ve adımlarını arka odaya doğru çevirdi. Tanrım, sırtı bile ne kadar genişlemişti.

Jungkook çantasını bırakıp geri gelene kadar yerinden hareket bile edemedi. Salonun ortasında terli ellerini pantolonuna silerek öyle duruyordu.

Siktir, ne diyecekti? Ne konuşacaktı alfayla?

Anlatmak istediği, konuşmak istediği o kadar şey vardı ki. Kelimeleri hangi sırayla çıkaracağını bilemiyordu. Boğazı kurumuş, beyni boşalmıştı sanki. Jungkook'u gördüğü anda beyni boşalmıştı. Omegasının alfayı ne kadar özlediğini çok küçümsemişti. Tek yapmak istediği Jungkook'un kokusuyla sarmalanana kadar dibinden ayrılmamaktı.

Düşünceleri içinde debelenirken, alfa arkadaki odadan ona doğru geldi. Yoğun bakışları hala Jimin'in üzerindeydi. "Burası senin evin değil mi?"

Jimin kafasıyla onaylarken konuştu. "Evet."

Jungkook ise şimdi tek kaşını kaldırmış gülümsüyordu. "Bana çantamı evdeki tek yatak odasına bıraktırdın az önce. Ne oldu bebeğim, daha ilk günden beni yatağa mı atacaksın?"

Jimin şok içinde kaşlarını kaldırırken gerçekten de öyle olduğunu fark etti.

Evde sadece bir tane çift kişilik yatak vardı. Jungkook'la beraber yatacaklarını varsaymıştı gerçekten de. Hem de 5 sene sonra. Panik vücudunu ele geçirirken kulaklarına kadar kızardığını biliyordu.

"Sa-salondaki koltuk da var. Onu açarız, fazladan battaniyem de var. Yastık da olacak sanırım. Ya da benim yatağımdaki fazla yastıklardan alabiliriz. Tabii istersen. İstemezsen hemen yıkamaya atabilirim? Ama haklısın. Tanrım, gerçekten çok düşüncesiz davrandım Jungkook. Özür dilerim, ben..." iki eliyle kafasını tutarken gözleri yere sabitlenmişti. "Ben hiç düşünmemişim. Sadece sen geleceğin için çok heyecanlıydım ve, tanrım, cidden Namjoon'u aramamı ister misin? Ya da Jin'i?"

Telaşla tezgaha bıraktığı telefonuna uzanırken utançtan ölecekmiş gibi hissediyordu. "Eminim ki onlarda fazla yatak vardır. Aklımdan ne geçiyordu cidden? Ah, kahretsin..."

Standing Next To You | JikookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin