Morgause duraksadı. Bu sıradan görünümlü sıradışı adam, onu ürkütüyordu.
"Adımı nereden biliyorsun?"
"Ben bir Druid'im. Kahinlerin en kıymetlisi değilim belki ama geleceği görebiliyorum. Bu da bana yetiyor." dedi Kane.
"Peki, ne görüyorsun?" diye sordu Morgause. Kane kraterin karanlık çukuruna baktı.
"İki seçenek. Eğer, Arthur'a yardım etmeyi seçersem aydınlığa, seni seçersem ebedi karanlığa mahkum olacağım. Sen olsan neyi seçersin? Ayrıca, karanlığa meydan okuyan beş genç görüyorum. Onları da gerçekten takdir ediyorum."
Morgause yavaş yavaş büyü yapmaya hazırlandı.
"Adlarını söyle, canını bağışlayayım."
Kane meydan okuyan ela gözlerini Morgause' a çevirdi.
"Sen? Hiç sanmıyorum. Ben menfaatçi bir kahinim ve Arthur ölürse, bu benim işime gelmez."
Morgause sinirlerine hakim olmaya çalıştı. Onu öldürmek istiyordu, fakat bunu yaparsa Druid kavminin desteğini alamazdı. Kane Druid toplumunda sözü geçen bir kahindi. Farklı bir yerden vurmaya çalıştı.
"Yıllardır Uther'ın Druid kavmine yaptıklarının hesabını sormayacak mıyız?"
"Geleceği gören birini saptırmak için iyi bir deneme. Ama bir kahini asla kandıramazsın. Arthur babasının yaptıklarını telafi edecek, hatta daha fazlasını bizler için yapacak. Geçmişin ve geleceğin kralı dünyaya barış ve huzur getirecek."
Yumuşak bir sesle sordu Morgause. Kane'i etkisi altına almayı planlıyordu.
"Peki ellerindeki en büyük güç ne?"
"Bunu bana asla söyletemezsin Morgause." dedi Kane dirayetli bir sesle. Morgause iyiden iyiye kontrolü kaybettiğini hissetti. Bir büyü yapmayı denedi, fakat Kane elini kaldırıp büyüyü etkisiz hale getirdi.
"Senden daha güçlüyüm. Senin büyülerinden etkilenmem. Seni öldürmek bana düşmez. Şimdi defol ve hangi delikten geldiysen oraya dön."
☆☆☆☆
Yeşim en iyi anlaştığı yuvarlak masa şövalyelerinden Gwaine ile çene çalarken Arthur onları görüp yanlarına geldi. Safirin parladığını fark eden Yeşim bembeyaz kesildi.
"Merhaba Alessandra." dedi Arthur neşeyle. "İzninle şövalyem Gwaine'i senden çalmak istiyorum. Ava çıkacağız."
Yeşim yutkundu.
"Arthur, hava çok kötü. Yağmur yağacak sanırım."
Arthur gülümsedi.
"Yok, endişe etme Alessandra. Bu bulutlar biz vadiye varmadan dağılır."
Yeşim arkalarından bakakaldı. Poyraz onun benzinin sarardığını gördü."İyi misin Alessandra? Sapsarı olmuşsun."
Yeşim Poyraz'a döndü.
"Arthur ava çıkıyor."
"Ne var bunda?" dedi Poyraz. Yeşim öfkesini sakladı.
"Tamam Excalibur olayına daha var ama.."
"Ne diyorsun? Hiçbir şey anlamadım."
"Biz mi bulsak onu?" dedi Yeşim. Kelimeleri doğru düzgün seçemiyordu ve saçmalamaya başlamıştı. Poyraz bunu fark etmedi.
"Yapma Alessandra. Nerede olduğunu bilmiyoruz. Neyin var senin? Niye bu kadar... tuhafsın?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zaman Yolcuları [ZAS -2] (Tamamlandı)
Science FictionZÜMRÜD-Ü ANKA SERİSİ -2 Hiçbir insan sıradan değildir, her birinin kendine has yetenekleri vardır. Süper kahraman olmaya gerek yok, eğer kontrollü davranırsanız, dünyayı kurtarabilirsiniz. Sıradan olduklarını sanan beş genç bir gün yeteneklerinin ve...