Küçük bir kırılma noktası.
Bununla yaşayabilir miyim?
Kahvaltı masası güzel yiyecekler, Poyraz'ın sütlü kahvesi ve diğerlerinin çaylarından oluşuyordu. Yeşim arada Poyraz'ın kahvesine bakıp yutkunuyordu. Poyraz dayanamayıp ona da sütlü kahve söyledi.
"Günü aydınlatan ve beni uyandıran o güzel haberler neler acaba sevgili Yeşim?" dedi Poyraz.
"İstilacı projesi iptal edilmiş. Santral kapatılacak. Bugün de duruşma var. Anlaşılan önümüzdeki birkaç gün politik krizler çıkacak ülkeler arasında. Ayrıca şu ölümsüzlük benzeri üstün güçleri laboratuvarlarda geri alınmaya başlamış. Ayrıca bugün bütün dünyada Güney Amerika'da ölenler için üç günlük yas ilan edildi."
Masada beliren sessizlik birkaç dakika sürdü. Poyraz derin bir nefes alıp arkasına yaslandı.
"Gerçekten başardık." dedi. Diğerleri de gülümsüyordu. Yeşim'in ondan istediği tereyağını uzattı.
"Kane nerede biliyor musunuz?" dedi Nergis. Poyraz'ın kaşları çatıldı.
"Görevden sonra hiç görmedim onu. Bizimle birlikte Dallas'a da gelmemişti."
"Ona nedense güvenemiyorum." dedi Merve ürkek bir tavırla. Yeşim çatalına taktığı domatesi unutmuş gibiydi.
"Anka bizimle beraber onu da gönderdiyse pek şüphelenmemiz gerekmez bence."
Mehmet ejderha yumurtasını hatırladı ve arkadaşlarına da hatırlattı.
"Haklısın." dedi Nergis. "Ben de açıkçası bize zararı olacağını sanmıyorum."
"Bunu bize zaman gösterecek." diyerek konuyu kapattı Poyraz. Güvensizlik duygusu onu yıpratıyordu ve bunun ruhunu ele geçirmesine izin vermeyecekti. Her açıdan görevi riske atmak olurdu bu.
"Kahvaltı bittiyse çıkalım. Vedalar zordur ve uzatmak istemiyorum." dedi Merve.
Uçak yarım saat rötar yapsa da sonunda havalandı.
Ankara canlanmıştı. Parlak güneş zafer kazanan insanları ödüllendirmek için oradaydı adeta. Çocuklar Kızılay Meydanı'nda cıvıl cıvıl konuşuyor, oynuyorlardı. İnsanlar ellerinde alışveriş torbalarıyla koşturup duruyordu.
Ve hepsi de mutluydu...
Hep beraber üsse doğru yola çıktılar. Görünmez kubbe girişi koruyan ışıltıyla birlikte kayboldu ve usulca yürüyen merdivenlerle yeraltına indiler.
Adil bir teknisyenin ona getirdiği raporla ilgileniyordu. Gençleri görünce deyim yerindeyse zıplayarak ayağa kalktı ve önünde duran Mehmet'e sımsıkı sarıldı.
"Başaracağınızı biliyordum." dedi parlak bir gülümsemeyle. "Gerçekten. Ama şu an bile öyle inanılmaz geliyor ki.."
"Mutluluktan." dedi Yeşim kısaca. Adil başını salladı.
"Başkan sizi bekliyor. Ve unutmadan.. Zümrüd-ü Anka burada."
Usulca Mustafa Kutlu'nun odasına yöneldiler.
Başkan onları samimi bir ifadeyle karşıladı. Arkasında duran dev gölge ofise sığabilecek kadar küçülmüştü.
"Tebrikler.." dedi Mustafa bey. "Zor bir görevin altından başarıyla kalktınız."
"Teşekkürler başkanım." dedi Mehmet. Anka onları almaya gelmişti. Başkanın ofisinde biraz daha sohbet ettikten sonra dışarıya çıktılar.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zaman Yolcuları [ZAS -2] (Tamamlandı)
Bilim KurguZÜMRÜD-Ü ANKA SERİSİ -2 Hiçbir insan sıradan değildir, her birinin kendine has yetenekleri vardır. Süper kahraman olmaya gerek yok, eğer kontrollü davranırsanız, dünyayı kurtarabilirsiniz. Sıradan olduklarını sanan beş genç bir gün yeteneklerinin ve...