Mehmet zamanın sanal dünyasını alt üst ederek, istilacılar ve zamane teknolojisi hakkında bilgi topluyordu. İnternette gördüğü haber aniden dikkatini çekti.
"Kane'e hoş geldin deme faslı bittiyse, gayet ilgi çekici olaylar döndüğünü belirtmek isterim."
Hepsi Mehmet'in bulduğu otel bilgisayarının ve kablosuz ultranet ağının kaynağının nereden geldiğini anlamamıştı."Nasıl? Nereden buldun bu bilgisayarı?" dedi Yeşim. Mehmet sadece gülümsemekle yetindi.
"İlginç olan bilgisayar değil, kim herkesin ulaşabileceği bir ağa üst düzey bir binanın planını koyar? İşte, asıl ilginç olan bu, Yeşim."
"Peki, bu üst düzey bina devlete mi, özel bir şirkete mi ait?" dedi Nergis. Mehmet başını salladı.
"Bir şirkete aitse bile onun bilgileri verilmemiş. Ancak bina nükleer santralin hemen dibinde sayılır. Eğer bakanlık falansa bu insanlığın görmediği bir delilik olur."
"Aynen öyle." dedi Poyraz. "Ama bana bu seviyede mantıklı gelen bir olay var. Tecrit odaları olamaz mı? Ne bileyim, kanserden ölmek üzere ölen insanları buraya kapatıyorlardır."
"İyi de kanser bulaşıcı bir hastalık değil ki." dedi Yeşim. "Baksanıza, yüksek güvenlikli bir bina. Başka bir şey saklanıyor. İstilacılardan bahsetmişti çocuk. Proje belki orada yapılıyor?"
"Bu daha yüksek bir ihtimal." dedi Merve. Mehmet ekrana dikkatle baktı. Aklından bin tane düşünce geçiyordu."Daha neler bulabilirim, ona bir bakalım."
Parmakları hızla hareket ederken sistemin güvenlik duvarını deldi. O bunlarla uğraşırken Kane ortalığa göz atmak için oradan ayrıldı. Poyraz ondan hoşlanmıyordu, ama yapabileceği fazla bir şey de yoktu.
Mehmet sistemin içindeki gereksiz bilgileri hızla tasnif etti. Öğrendikleri karşısında hayrete düştü.
"Arkadaşlar, neler bulduğuma inanamayacaksınız."
Poyraz'ın mavi gözleri heyecanla parladı.
"Hadi artık."
Mehmet gülümsedi. Heyecan yaratmak hoşuna gitmişti.
"Gördüğümüz üst düzey korumalı bina MZ8 adlı bir nükleer silaha aitmiş. Hani şu Güney Amerika'yı batıran silah. Yani, öyle olduğu söyleniyor, gerçek mi bilmiyorum."
"Bomba atıldığı söylemişti." dedi Nergis.
"İstilacılar bir şekilde yok etmiş işte. Neyse bu silahtan 100 tane yapılması isteniyor. Bu Türkiye'de üretilen ve Türk malı bir silah."
"Yani Türkiye bu silahla bütün dünyayı tehdit ediyor. Barış politikası izlemeye çalışan bir ülke olmayı ne zaman bırakmışız?" dedi Merve. Mehmet hüzünle başını salladı.
"Bunu da buldum tabi ki. Azerbaycan'da İstilacılar 10.000 Türk'ü katletmişler. Bundan yaklaşık 20 yıl önce. Bu istilacı topluluğunun Rus kökenli olduğu söyleniyor. Anlaşılan o ki büyük bir dünya savaşı çıkabilir."
Bir müddet uzun bir sessizlik oldu. Yeşim boğazında düğümlerle sordu.
"Peki şimdi ne yapacağız?"
"Ne olursa olsun savaş çıkmasına izin veremeyiz." dedi Poyraz. "Prototipi çalacağız."
Hepsi de bu plana katılıyordu. Ama görevleri sadece MZ8 prototipi ve planları çalmaktan ibaret olamazdı. Kesinlikle karmaşık bir zamana gelmişlerdi ve nereden başlayacaklarını bilmiyorlardı. Derken, arkalarından gelen ses, olayın seyrini tamamen değiştirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zaman Yolcuları [ZAS -2] (Tamamlandı)
Science FictionZÜMRÜD-Ü ANKA SERİSİ -2 Hiçbir insan sıradan değildir, her birinin kendine has yetenekleri vardır. Süper kahraman olmaya gerek yok, eğer kontrollü davranırsanız, dünyayı kurtarabilirsiniz. Sıradan olduklarını sanan beş genç bir gün yeteneklerinin ve...