No matter how many deaths that I die I will never forgive
Kaç kez öldüğüm önemli değil asla affetmeyeceğim
No matter how many lies that I live I will never regret
Kaç yalan yaşadığım önemli değil asla pişman olmayacağım
There is a fire inside and it's harder to riot about to explode into flames
İçimde bir yangın var ve alevler içindeki patlamaya isyan etmek zorlaşıyor
Where is your God?
Tanrın nerede?~~Thirty Seconds to Mars - Hurricane~~
"Hoş geldiniz." dedi Gece Avcısı, büyük bir asaletle yerinden kalktı. Karşısında duran gençler bir an ne söyleyeceklerini bilememişlerdi. Etkileyici bir adamdı Claude, yüzyıllardır genç kalmış bir fiziğe sahipti. Omuzlarına gelen koyu renk saçları ve çelik mavisi gözleri ile bir film yıldızını andırıyordu. Poyraz sözü devraldı.
"Hoş bulduk bay Kropper." dedi masadaki küçük, şeffaf isim tabelasına bakarak. "Söyler misiniz, burada neler oluyor?"
Claude gülümsedi.
"Bana direkt ismimle hitap edebilirsin Poyraz, uzun zamandır Kızıl Anka Timi'nin sizi izlediğini biliyor olmalısın. Hepinizi sizden daha iyi tanıdım bu süreçte. Özetlemem gerekirse; burada yaşananlar, kabul edilemez bir aşkın günahını taşıyor."
Çelik mavisi gözler kederle grileşti. Acı çekiyordu Claude. Suçu olmamasına rağmen vicdan azabı çekiyordu. Karşılarındaki adam fazla hassastı, bu da ayrıca bir sempatisini kazanmıştı gençlerin.
"Claude, bize her şeyi anlatabilir misin?" dedi Yeşim. "Burada neler dönüyor?"
Claude gülümsemeye çalıştı.
"Küp sizde olmalı. Onu bana verin lütfen."
Poyraz küpü çıkarıp Claude'a uzattı. Claude küpü aldı ve sonradan dikkatlerini çeken gümüş parıltılı ok takımının yanına, yüksek bir rafa koydu. Sonra koltuğuna geri döndü. Ellerini birleştirdi ve bulutlu mavi gözlerini gençlerin üzerinde gezdirdi.
"Nasıl anlatmam gerektiğini bilmiyorum ama deneyeceğim. Ben Claude Kropper, Anka'nın emriyle dünyayı dolaşarak Kızıl Anka Timi'ni kurdum. Ve bir yolculukla başlasa da, aslında daha öncesi de vardı.
Ben bir Elf'im. Birbirinden ayrı iki ırkın meleziyim. Yüzyıllarca yeraltı ülkesinde, bazen karanlık elflerin diyarında, sonra Alfaheim'in ışıklı dünyasında, Tanrıların altın ve gümüş sarayı Valhalla'da ve en son da insan dünyasında yaşadım. Her birinde kovulmuşluğun verdiği güç benimleydi."
Bir an duraksadı. Karşısındaki gençler anlamamıştı elbette. İşi basitleştirmeye karar verdi.
"Odin, İskandinav mitinin en büyük tanrısı. Elinizdeki küp de aslında ona ait. Kaderi belirleyen bu zar, kovulduktan sonra benim damgam vurularak dünyaya gönderildi. Onu bulmam için.. Böylece kader dengesini kuracak ve ben intikamımı alacağım."
"Neyin intikamı?" diye sordu Mehmet. Claude sustu. Fakat orada anlaşılan sözcükler vardı. Ortaya konmuş, söylenmeden anlaşılan sözcükler.
Bir günahsızın intikamı...
Claude gelen robota seslendi.
"B12CT, bize kahve getir. Ve sistemleri, giriş çıkışları; her şeyi kapat. Odaya kimseyi alma."
Beş arkadaş bu talimat karşısında şaşırmıştı. Claude akşamın çöken kızıllığına bakarak iç çekti."Hareketli bir gece olacak. Eğer cadı gerçekten geri döndüyse bana yaklaşmaya çalışacaktır."
Çelik mavisi gözler buz mavisine dönüştü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zaman Yolcuları [ZAS -2] (Tamamlandı)
Science FictionZÜMRÜD-Ü ANKA SERİSİ -2 Hiçbir insan sıradan değildir, her birinin kendine has yetenekleri vardır. Süper kahraman olmaya gerek yok, eğer kontrollü davranırsanız, dünyayı kurtarabilirsiniz. Sıradan olduklarını sanan beş genç bir gün yeteneklerinin ve...