"Nereye getirdiniz beni? Işıklar neden kapalı? Tanrı aşkına, korkuyorum."
Claude sessizce cam duvarın ardından adama baktı. İlk kez karanlık korkusu olan biriyle karşılaşmıyordu tabi ama bu adamın korkusu ona ilginç geçmişti. Adam yalan söylüyordu, karanlıktan korkan bir insan bu kadar rahat hareket edemezdi.
Yeraltı üssünün sorgu odası bugün bambaşka bir deneyime şahit olacaktı. Claude adamın sorgusu için odaya girerken Mehmet'in yaptığı panel aramasıyla duraksadı.
"Evet Mehmet?"
"Opera binasının hazır olduğunu söylemek için aradım." dedi Mehmet. "Yarasa senin neden adamı sorguya aldığını anlayamıyor. Bizi canımızdan bezdirmek üzere, lütfen ona bir şeyler söyler misin?"
Claude gülümsedi. Yaşlı adamlar vaktin kıymetini hep abartırlardı. Belki de haklıdır. Ölümün ne olduğunu tam olarak bilmeyen biriyim sonuçta.
"Yarasa'ya söyle çok geç kalmayacağız." dedi Claude. "Sadece birkaç dakika."
"Pekala, idare ederim. Özellikle Merve'yi istediğine emin misin? Yeşim işlevsel sorularda çok daha başarılıdır da, neden onu tercih etmediğini merak ettim."
"Merve de iyi. Yeşim'in bazen disiplin sıkıntısı olabiliyor ve bana sözümü dinleyen biri lazım."
Mehmet bir kahkaha attı. Yeşim panel kamerasına kafasını uzatıp Claude'e söylendi.
"Disiplin sıkıntısıymış. Peh. Sorgu yapmaktan kolay ne var? Asıl zorluk burada, Emmanuel'i zihin savaşına bizim hazırlamamız gerekiyor."
Orada bir gümbürtü koptu. Yeşim önce arkasına baktı, sonra suçlu bir gülümsemeyle kameraya yavaşça döndü.
"Emmanuel'i kızdırmak iyi bir fikir değilmiş. İyi şanslar Claude."
Arkadan Poyraz'ın azarlayan sesinin yükselmesiyle birlikte Claude kahkahasını koyverdi. Mehmet ise olayı şaşkın bakışlarla izliyordu.
"Uzak dursanız iyi olur Mehmet, sanırım orada kıyamet kopacak."
"Sorma. Az sonra Nergis kolalarımızı ve çekirdeklerimizi getirir. Sanırım Emmanuel'e ayıklayarak vermek gerekecek. Kapatıyorum. Bizi habersiz bırakmayın."
Panel kapandı. Claude Merve'nin gelmesini beklerken bir sandalyeye çöktü. Yanında bir külah çekirdek olsun isterdi. Soluk renkli duvarlara baktı. Lysa'yı özledi. Ve bir sürü şey daha.
Merve'nin sesiyle kendine geldi. "Claude?"
"Evet." dedi, ayağa fırlamıştı. Üstünü başını silkeledikten sonra kıza baktı. Merve birazcık gergin görünüyordu. 'Bu kız çok fazla şeyin altından kalktı, bunun da altından kalkacaktır.'
"Hazır mısın? "
"Elbette." dedi Merve. Kendinden emin konuşuyordu. Yine de sorgu odasına kaçak bir bakış atmadan edemedi. "Hadi girelim."
Santiago denilen adam bütün şaşaasından arındırılmış bir şekilde sorgu odasındaydı. Claude adamın olduğundan daha yaşlı göründüğünü fark etti. Gözlerinin altlarında morluklar oluşmuştu, hüzünlü bakıyordu. Claude insanların tuhaf yaratıklar olduğunu bir kez daha düşünmeye başladı.
"Beni hiç yakalayamayacaksınız sanmıştım. Hiç ölmeyecekmiş gibi yaşayan insanlara mı benziyorum bayım? Ya da zevk için kötülük yapanlara?"
"Biz kimseyi karakter sınıflarına benzeterek hareket etmeyiz." dedi Merve. Adam gözlerini ona dikti.
"Bir yargınız yoksa neden beni buraya getirdiniz küçük hanım?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zaman Yolcuları [ZAS -2] (Tamamlandı)
Science FictionZÜMRÜD-Ü ANKA SERİSİ -2 Hiçbir insan sıradan değildir, her birinin kendine has yetenekleri vardır. Süper kahraman olmaya gerek yok, eğer kontrollü davranırsanız, dünyayı kurtarabilirsiniz. Sıradan olduklarını sanan beş genç bir gün yeteneklerinin ve...