Nerede olduğunu tam olarak bilmiyordu. Karanlık bir odanın kapısı aralandı. Kendine baktı. Küçük bir kız çocuğunun bedeniydi sağındaki aynada gördüğü. Kır saçlı bir adam süzülerek girdi kapıdan. Bu onun amcasıydı.
"Gel Elizabeth." dedi. Nergis sessizce amcasının arkasından yürüdü. Neşeli bir çocuk olmadığını hatırladı. Kont'un değişik çehresinde karanlığı görmüştü. Avluya çıktığında pek güzel olmayan kötücül bir kadınla karşılaştı.
"Gel Elizabeth. Gel ve sana itaat etmeyenleri nasıl cezalandırdığımızı gör."
Elizabeth kıpırdamıyordu. Nergis onun korkmadığını biliyordu ama bu zalim kadının neler yapabileceği hakkında bir fikri olmadığı için korkmadığını sanıyordu. Amcası elini omzuna koydu. Adamı getirdiler. Adam Kont'tan merhamet dileniyordu. Nergis dehşete düştü, Elizabeth'in ruhu bile titremiyordu. Kont eline kılıcını aldı. Durdu.
"Atı getirin." dedi. Nergis hayatında hiç bu kadar güzel bir at görmemişti.
"Sana itaat etmeyen insanlara merhamet gösteremezsin." dedi kadın. "Merhamet bir zehirdir."
Amcası güneş kadar parlak kılıcını kaldırdı ve atı ikiye böldü. Elizabeth gözlerini kırpmıyordu. Nergis kaçmak istedi. Hapsolduğu bedende hastalıklı bir şey vardı ve o bunu derinden hissediyordu. Kont adamı tuttu. Delicesine çığlıklar atan adamın başını atın içine soktu. Ölü atın kaslarının seğirdiğini görüyordu kız. Yengesi elinde sivri bir şeyle duruyordu. Bir iki adam da amcasına yardım ediyordu. Atın vücudunu dik tuttular ve kadın atı dikmeye başladı.
"Uyan, Elizabeth. Herkes bir gün delirir. Sen daha kötüsünü yaşayacaksın."
☆☆☆☆
Nergis uyanır uyanmaz lavaboya koşup kusmaya başladı. Gürültüyü ilk fark eden Poyraz oldu, hemen kızın yanına koştu. Kızın yüzü bembeyaz kesilmişti.
"Nergis? Neyin var?"
Nergis konuşamadı. Poyraz kızın yüzüne su çarpıp yatağına kadar götürdü. Titreyen kızın üzerine battaniyesini attı. Hemen bir bardak su verip sakinleşmesini bekledi. O sırada diğerleri de uyanmıştı.
"Poyraz? Ne oluyor?" diye sordu Yeşim. Poyraz Nergis'in yanında öylece dikiliyordu.
"Bilmiyorum, uyanır uyanmaz kusmaya başladı." dedi Poyraz. Merve'nin anında rengi uçtu.
"Nergis, rüya mı gördün?"
Nergis sadece başını sallayabildi. Yeşim o anda etrafı gözleriyle taradı. Kutu oradaydı işte, büyük bir kutuydu.
"Mehmet, orada bir kutu var."
Mehmet kutuyu kaldırdı ve kolayca arkadaşlarının yanına getirdi. Anka da o sırada Beyaz Oda'ya gelmişti.
"Önce bir şeyler yemelisiniz. Kutuyu sonra açarsınız."
Nefis kahvaltılıklarla dolu masaya hiçbiri hayır demedi. Fakat yemek sessiz geçmişti. Nergis omletini didikliyordu. O rüyadan sonra hiç bir şey yiyemeyeceğini düşünmüştü ki Anka'nın yumuşak sesini duydu.
"Yemelisin Nergis. Yoksa mücadele etmeye gücün olmaz."
Nergis usulca başını salladı ve zorla kahvaltısını bitirdi. Koltuklara oturduklarında her zamanki olayların geçiş seremonisi başlayacaktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zaman Yolcuları [ZAS -2] (Tamamlandı)
Science FictionZÜMRÜD-Ü ANKA SERİSİ -2 Hiçbir insan sıradan değildir, her birinin kendine has yetenekleri vardır. Süper kahraman olmaya gerek yok, eğer kontrollü davranırsanız, dünyayı kurtarabilirsiniz. Sıradan olduklarını sanan beş genç bir gün yeteneklerinin ve...