Rüzgarın yönü sürekli değişirken sessiz bir küfür savurdu Avcı. Kokular kafasını karıştırıyordu, ama gizli sığınağa oldukça yakın olduğunu hissedebiliyordu. Gökyüzünde sessizce dönen kartalına baktı. Çok geç olmadan kızları bulmalıydı. Önündeki arazide at koşturan üç delikanlı dikkatini çekti. Kartalını gönderip onları yanına getirmesini söyledi. Brave yine sessizce havalandı.
Onu ilk gören Poyraz olmuştu. Atını yavaşlattı ve diğerlerine ıslık çaldı. Arabayı bir hana bırakmışlar, atlarla daha hızlı ilerleyerek Kontes'in gizli şatosuna ulaşmışlardı. Atlar durdu. Brave üç tur döndü ve Avcı'ya doğru uçmaya başladı. Poyraz çakan şimşekle beraber Avcı'yı gördü. Yağmur uzak değildi.
"Kızlar." dedi Poyraz. Sesindeki endişe hissedilmeyecek gibi değildi. Avcı planını çoktan yapmıştı.
"Kane, sen geriden gel. Poyraz ile Mehmet, önce Christina'yı bulun. O kız size yardım edecektir."
Planı sessizce onayladılar ve gecenin en uğursuz yapısına doğru at koşturmaya başladılar.
☆☆☆☆
Kontes bu gece olduğundan daha güzeldi. Bembeyazdı teni, dolunayın ışıltısını yansıtıyordu. Kendine çok yakıştırdığı, ölü kocasının hediye ettiği o kırmızı elbiseyi giydi. Ayna karşısında histeriye yakalandı bedeni, ona bahşedilmiş lanete sürüklendi. Güzel esirleri onu bekliyordu. Ve Kontes asla bekleten taraf olmayacaktı.
☆☆☆☆
"Korkuyorum."
"Korkma." dedi Yeşim Merve'ye, arkadaşının tekrar geriye dönmesinden endişe etmişti. Fakat Merve'nin gözlerinde o ışık yoktu.
"Sakin kalmalıyız. Burada ölmeyeceğiz."
"Anka karışmayacağına göre buradan kurtulmanın bir yolu var." dedi Nergis. Bu oldukça mantıklı bir tezdi. Yeşim hücrenin her detayını incelemiş ve kendi kendilerine kurtulma imkanı olmadığını kavramıştı. Kolyesini sıktı.
"Umarım." dedi sessiz bir fısıltıyla. Ona her zamankinden daha çok güveniyordu.
☆☆☆☆
Cristina şatonun gerisinde bekliyordu, Poyraz ve Mehmet'i görünce iki notalı bir ıslık çaldı. Gençler atlarını ona doğru sürdü. Atlarından indikten sonra başıyla otlarla gizlenmiş girişi gösterdi.
"Hadi gidelim."
Fakat Poyraz'ın kolunu kavramasıyla durdu. Dönüp Poyraz'a öfkeli gözlerle baktı.
"Ne şimdi bu?" dedi soluyarak. Cristina Rumanchek'i kimse kızdırmaya cüret edemezdi.
"Kızlar iyi mi?" dedi Poyraz. Kızın öfkesine aldırmıyordu.
"Kendin sorarsın. Vakit kaybediyoruz. Kontes aşağıya inmeden onları buradan çıkarmalıyız."
Poyraz sakinleşmeye çalışarak kızı bıraktı. Girişten girdiler ve onları zindanlara götürecek uzun ve karanlık bir yolculuğa çıktılar.
☆☆☆☆
Avcı boş avluya girdiğinde güneşin ilk ışıklarına yarım saat vardı. Daha fazla gecikemezdi, bu yüzden devasa taş yılanı görmezden geldi. Fakat kemiklerinin kırılması gibi güçlü bir ağrı bütün vucudunu kaplayınca burada bir tılsım olduğunu anladı. İşte o zaman parlayan heykeli gördü. Yılanın kafasına nişan aldı ve yayından çıkan ok heykeli un ufak etti. Claude daha dikkatli olmalıydı, burada daha beter tılsımlar olabilirdi. Ölümsüzlere karşı alınmış iğrenç önlemler... Kane'e gülümsedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zaman Yolcuları [ZAS -2] (Tamamlandı)
Ciencia FicciónZÜMRÜD-Ü ANKA SERİSİ -2 Hiçbir insan sıradan değildir, her birinin kendine has yetenekleri vardır. Süper kahraman olmaya gerek yok, eğer kontrollü davranırsanız, dünyayı kurtarabilirsiniz. Sıradan olduklarını sanan beş genç bir gün yeteneklerinin ve...