54. Bölüm

103 16 27
                                    

  Meksika şapkaları...

  Her yerdeydiler.

  Derek Gonzalez'in evi, zevksiz sayılmamakla beraber aşırı renkliydi. Açık kırmızı duvarlar, mavi yeşil renklerdeki yumuşak koltuklar ve atari sistemi vardı. Duvardaki raflarda kupalar ve kitaplar, Derek'in çapraz yerleştirmesiyle ortama punk bir hava katmıştı. Yeşim duvardaki büyük Metallica posterine hayretle baktı. Bu salondaki siyah tek şey o posterdi ama nedense sırıtmıyordu. Ve heykeller. Derek çeşitli ülkelerden hediyelik heykeller toplamıştı, vitrininde sergilemeye ve onlardan bahsetmeye bayılırdı

  "İşte burası da benim küçük sığınağım. Geçin lütfen, rahatınıza bakın. Ben de size Meksika kahvesi hazırlayayım."

Daima gülümseyen insanlardan biriydi Derek, küt kesimli siyah saçları, bronz teni ve aksanıyla yerel bir havası vardı. Kahveleri getirdikten sonra saatine baktı.

  "Clara da neredeyse gelir. Anlatacak ilginç maceralarınız olmalı."

  "Pek çok mekan ve pek çok insan." dedi Poyraz sakince. "Clara kim?"

  Derek gülümsedi.

  "Kız arkadaşım. Beni Kızıl Anka ile tanıştırmıştı. Yine bir konser sırasında tanışmıştık. O da burada organizasyon şirketlerinden birinde çalışıyor."

  "Ne hoş." dedi Merve. Derek tatlı bir bakış attı kıza.

  "Bir avuç hayalperestiz işte. Siz çocukluk arkadaşları mısınız?"

  "Öyleyiz." dedi Yeşim. Daha fazla konuşmalarına gerek kalmamıştı. Kapı çaldı. Derek gidip Meksika lokantasından gelen yemekleri aldı.

  "Kusura bakmayın, yarı zamanlı bir restoranda aşçı olarak da çalıştığım için yemekleri oradan sipariş ettim. Hazırlanacak zamanım olmadı."

  "Önemli değil." dedi Nergis. "Evin çok güzel."

  Yeşim ayağa kalkıp dolaşmaya başlamıştı bile.

  "Özellikle de heykeller.." Durdu. Bir kadının tanıdık gözleri ona bakıyormuş gibi hissediyordu. Sırtında ok, yanında geyik vardı Tanrıça'nın. Bir anı canlandı zihninde.

                         ☆☆☆☆ 

"Korkuyor musun?"

  "Hayır."
 
  Yalan söylemişti. Avcı'nın gözlerini üzerinde hissedebiliyordu. Ama yine de babasının elini tuttu.

  "Yeşim, sessiz olmalısın. İneği ürkütmemeliyiz. İstersen eve git, annen hazırlık yaparken yardım edersin."

  Yutkunarak kafasını salladı. Kurban Bayramı'nı sevmiyordu. Yükselen ruh, ona acı veriyordu.
 
  Açıkçası, o ölümden korkuyordu.

                     ☆☆☆☆

  "İyi misin?"

  Yeşim, Derek'in sorusuyla daldığı anıdan uyandı.

  "Evet, teşekkür ederim. Sadece, heykel dikkatimi çekti."

  Derek heykele ilgiyle baktı.

  "Atina'dan almıştım. Avcı Tanrıça Artemis. Mitoloji sever misin?"

  Yeşim cevap vermedi. Avcı Tanrıça. Bir alakası yoktur herhalde diyemiyordu. Yine de kafasında soruların belirmeye başlamasını engelleyemiyordu.

  Avcı, sihirli kelime. Neden burada, New York'ta karşımıza çıkıyor? Neden sebepsiz yere tüylerimi ürpertiyor?

Zaman Yolcuları [ZAS -2] (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin