Cjeste Şatosu'nun kapıları usulca açılırken Kontes'e çoktan haber ulaşmıştı.
"Asil misafirler. Ne kadar güzel değil mi Margaret? Hadi, git de onları karşıla."
Margaret histerik bir baş sallamasıyla karşılık verip hızlıca merdivenlerden indi. Biraz topluca bir kızdı ve yıllar önce, kocası hayattayken onun hizmetine girmişti. Kontes delirdiğinde o da delirdi, fakat tersi yöne evrildi onun deliliği, daha masum, saf ve ürkek bir delilikti bu.
Merdivenlerde ayak sesleri duyuldu.
Ve bir yuvarlanma sesi. Kontes başını iki yana salladı."Sakar kız. Elime geçtiğinde öldürmeliydim seni."
Margaret bembeyaz bir yüzle kapıyı açtı ve karşısında sağlıklı gençleri görünce daha da çok korktu.
"Siz kimsiniz? Burası lanetli. Gidin buradan. Uzak durun."
Poyraz karşısında gördüğü kızı sakinleştirmek için devreye girdi.
"Hey hey, sakin ol. Biz kötü insanlar değiliz. Buraya Kontes'i görmeye geldik."
Zavallı kadın Kontes'in adını duyunca daha da çok titremeye başladı. Poyraz çaresizce Yeşim'e baktı ve Yeşim aralarındaki probleme istinaden Poyraz'ı bakışlarıyla tersleyip kıza yaklaştı.
"Adın ne?"
"Margaret." dedi kız. O kadar kısık sesle söylemişti ki Yeşim bu ismi 'margarin' olarak algıladı. İçinden gelen gülme isteğini bastırarak kıza bakmaya çalıştı. Bembeyaz, tombul bir yüz görüyordu karşısında.
"Pekala Margaret, git ve ev sahibine İngiltere'den gelen asil misafirleri olduğunu söyle." dedi Yeşim. Margaret sessizce içeriye girip kapıyı kapattı. O sırada Christina Poyraz ve Yeşim'i kolundan tutup çekti.
"Ben şatoya başka bir yoldan girecek ve sizin gölgeniz olacağım. Bana güvenin, fark edilmem bile. Bu arada aranızdaki sorun her neyse çözseniz iyi olur. Uzaktan bile bağırıyor ve Kontes bunu anlar anlamaz aleyhinize kullanacaktır."
Böyle deyip kaşla göz arasında kayboldu kız. Aralarında konuşmalarına fırsat kalmadan kapı açıldı. İlk gördükleri Kont Ferenz Bathory'nin gülümseyen tablosuydu. Güzel bir hoşgeldin deme biçmiydi. Ancak kafanızı sağa çevirirseniz doldurulmuş av hayvanlarının ve meşalelerin olduğu yarı karanlık ürkütücü holün uzandığını görebilirdiniz. Üst kata çıkan merdivenler yukarı doğru daralıyordu.
"Kontes yukarıda." dedi Margaret ve gözden kayboldu. Merdivenleri usul usul çıkmaya başladılar ve geniş bir kapı karşıladı onları. Bu kapının üzerine minik bir desen işlenmişti. Alevleri andıran ancak aynı zamanda okültist sembollere de benzeyen garip bir şeydi. Üzerinde iki göze benzer açıklık vardı.
Kapı açılınca hepsi irkildi. İçerisi kabul odasıydı. Kontes elindeki kitabı kaldırırken Yeşim kitabın ismini okumaya çalıştı ama sadece Crowley yazısını seçebildi.
"Hoşgeldiniz." dedi Kontes. Oldukça nazik görünüyordu. Yeşile çalan açık kahve gözleri ve yaşlanmaya yüz tutan çehresi onu ilginç gösteriyordu. Dehşete düştü. Kontes onu inceliyordu. Dikkatle hem de.
Kontes'in gözleri Yeşim'in üzerinde fazla oyalanmadı. Ancak Yeşim kadının özellikle kızlara dikkatle baktığını fark etmişti. Sanki bir şeyler arıyor gibiydi.
"Açsanız bir şeyler hazırlatayım." dedi Kontes. Sesinin soğuk kibarlığı anlaşılmayacak gibi değildi. Yeşim nazikçe reddetti ve bunun üzerine Kontes Margaret'e çay yapmasını emretti. Konuklarının İngiltere'den gelmesi onu aşırı memnun etmişti. Kızlarla hususî olarak ilgileniyor, erkeklere nazik ama mesafeli davranıyordu. Merve çayı içmekte tereddüt edince üsteledi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zaman Yolcuları [ZAS -2] (Tamamlandı)
Science FictionZÜMRÜD-Ü ANKA SERİSİ -2 Hiçbir insan sıradan değildir, her birinin kendine has yetenekleri vardır. Süper kahraman olmaya gerek yok, eğer kontrollü davranırsanız, dünyayı kurtarabilirsiniz. Sıradan olduklarını sanan beş genç bir gün yeteneklerinin ve...