17. BÖLÜM

7.7K 241 3
                                    

"Barlas"

Telefondaki kişi ben konuşur konuşmaz telefonu yüzüme kapattı.
'Allahım lütfen o olmasın' Yokluğuna alışmışken tekrar girmesin hayatıma. Bunun düşüncesiyle gözlerim doldu. Ağlamayacaktım. Biraz sakinleşip içeri girdim. Mert yemeğini bitirmiş Miran'ın yanındaydı.

"Ben gideyim artık" dediğimde gözleri bana döndü. Miran başını sallayıp ayağa kalktı.

"Biz bırakırız seni" dedi. Mert'e baktığımda üzülmüştü ama gitmem gerektiğini bildiği için bir şey diyemiyordu. Yanına gidip kucağıma aldım.

"Bıcırık üzülme,lütfen!" Burnunu çekip başını boynuma gömdü.

"Şende gidecekşin... biy daha gelmeyeceksin yanıma!" Dedi hıçkırarak. Şuan oturup ağlayasım geldi. Bulunduğumuz yere baktığımda Miran'ın çoktan çıktığını farkettim.

"Sana söz veriyorum seni görmeye geleceğim." Ben terkedilmenin ne demek olduğunu biliyorum. Mert'i de çok iyi anlıyorum. Hem annesini hem de babasının ölümü onun için çok ağır.

"Peki. Şana güveniyoyum." Hafif tebessüm edip yanaklarından öptüm.

"Aaaa şen gülebiliyoşun." O ne demek şimdi? Tamam normalde gülmüyorumda, güldüğüm zaman bu kadar şaşırmaları garibime gidiyor.

"Hadi bakalım. Dayını çok beklettik."

Dışarı çıktığımızda Miran arabaya yaslanmış sigara içiyordu.

"Beklettik kusura bakma" dememle elini sallayıp

"Önemsiz" dedi. O sırada aklıma yatak başlığında unuttuğum ilacım geldi.

"Hemen geliyorum" deyip Mert'in odasına çıktım. Yatak başlığının üzerine koyduğum ilaçlar şimdi yerinde yoktu. Yatağın arkasına, sağına, soluna hatta yastıkların altına bile baktım ama ilaçlarım yoktu. Aklıma gelen şeyle içime endişe tohumları düştü. Ya Mert aldıysa. Alması sorun değilde, küçücük çocuk ya içerse.

Koşar adım aşağı indim. Miran ve Mert hala aynı pozisyondaydı. Mert'in yanıne gidip dizlerimin üzerine eğilerek onun boyuna geldim.

"Mert. Dün sorduğun ilaçlarımı gördün mü canım?" Elini cebine atıp iki saattir aradığım ilaçları çıkardı.

"Şen bunlayı odada unutunca bende cebime koydum. Şonyada sana veymeyi unuttum." Elindeki ilaçları alıp cebime koydum. Miran'a döndüğümde kaşlarını çatmış bana baktığını gördüm. Sinirlenmişten çok birşey düşünüyormuş gibiydi. Birşey söylemeden arabaya bindi. Ben de Mert'i arkaya oturtup kemerini bağladım. Sonra da öne geçtim. Ev adresimi verip Mert ile sohbet etmeye başladım.

Araba evin önünde durduğunda Miran'a döndüm.

"Mert'i tekrar görebilecek miyim?" Miran Mert' e bir bakış atıp

"Seni görmeden yapabileceğini zannetmiyorum" dedi.

"Pekala. O zaman bana size ulaşabileceğim bir numara verir misin?" Onaylayıp telefonunu çıkartıp bana verdi. Numaramı kaydedip kendimi çaldırdım.

"İşin falan olduğunda getirirsen ben ilgilenirim" dedim.

"Tamam. Hoşçakal."

"Görüşürüz" deyip arabadan indim. Arka kapıyı açtıktan sonra uyuyan Mert'in anlından öpüp kapıyı kapattım. Araba ben binaya girene kadar gitmemişti.

Geldiğimden beri düşünüyorum da ya gizli numara gerçekten oysa. Emin olmam gerekiyordu. Mesanın üzerinde duran telefonumu alıp Batu'yu aradım. Dördüncü çalıştan sonra telefon açıldı.

GEÇMİŞTEKİ YARAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin