44. BÖLÜM

6K 185 1
                                    

Yusuf amcanın söze başlamasıyla herkes sessizleşti. Derin bir nefes alıp konuşmasına devam etti.

"Çocuklar tanışıp görüşmüşler, birbirlerini sevmişler. Bizlere de yuvalarını yapmak düşer.

Allah'ın emri peygamberin kavliyle Esim kızımı Miran oğluma isterim." Odada sessizlik oluştu. Babam önce bana sonra da Miran'a bakıp gülümsedi.

"Dediğin gibi çocuklar birbirlerini sevmişler. O zaman bize de kızımızı vermek düşer." Şilan teyze söze girince gözler ona çevrildi.

"O halde yüzükleri takalım?" Herkes başını sallayınca ayağa kalktık. Şilan teyze yüzükleri çıkartıp Yusuf amcaya verecekti ki benim konuşmamla uzattığı elini geri çekti.

"Sizin için sorun olmayacaksa yüzüklerimizi dedem taksın istiyorum?" Babam ve abimin yüzünde oluşan gülümseme doğru yolda olduğumun kanıtıydı. Dedeme baktım. Şaşkındı ama belli etmemeye çalışıyordu. Şilan teyze gülümseyerek yüzükleri dedeme verdi. Gözleri dolmuştu.

"Takalım o zaman yüzükleri..."deyip önce benim sonra da Miran'ın yüzüğünü taktı. Hayır duasını da ettikten sonra Fatma'nın elindeki gümüş tepsiden makası alarak yüzükleri bağlayan kurdeleyi kesti. Dedemden başlayıp sırayla büyüklerin ellerini öptük. Sıra abime gelince abim eğilerek anlımı öptü. Sonra da sıkıca sarıldı. Ayrıldığımızda ikimizin yüzünde de buruk bir gülümseme vardı.

Herkes gitmişti. Gitmeden önce düğün tarihini de belirlemiştik. İki hafta sonra evleniyordum.

Mert'e söz verdiğim gibi Ece ile birlikte burda kalacaklardı. Ece için izin almak zor olsada Miran'ın devreye girmesiyle Mirza'dan izin alabilmiştim.

"Eşim biz böyle mi duyacağız?" Üzerindekilerle rahat edemezlerdi.

"Hayır canım. Ben dayını arayıp üstünüze bir şeyler göndermesini isteyeceğim. Siz salona abimin yanına geçin." Başlarını sallayıp salona geçtiler. Bende telefonumu çıkarıp Miran'ı aradım.

  MİRAN  aranıyor...

-Efendim güzelim?

-Evde misin canım?

-Şimdi geldik. Sen niye aramıştın?

-Ya ben çocuklara giyecek bir şeyler gönderebilir misin diye aramıştım.

-Ben getiririm yarım saate.

-Getirebilecek başka biri yok mu?

-Hayırdır hanımefendi? Beni beğenemediniz mi?

-Yaa... ondan söylemedim. Eve daha yeni girdin,yorgunsun diye öyle söyledim.

-Anladım güzelim. Merak etme bir şey olmaz. Yarım saate ordayım. Deyip telefonu kapattı. Bende omuz silkip çocukların yanına , salona girdim. Çocuklar babaannemin yanında oturdukları için abimin yanına oturdum. Ben oturur oturmaz abim beni kolunun altına alarak saçlarımı öptü. Daha sonra babamla olan sohbetine devam etti.

"Oğlum burdaki şirketin eksikleri ne zaman bitecek?"

"Şirketin çoğu eksiğini halletik baba. Bir kaç teferruat dışında bir şey kalmadı. En geç iki haftaya tam olarak işleve geçecek." Abimin söyleyecekleri bitince söze ben girdim.

"Baba... abim burdaki şirketi yöneteceğine göre Mardin'dekini sen mi yöneteceksin?" Gülümseyip soruma cevap verdi.

"Yok kızım. Mardin'deki şirketi abimin oğlu Berzan yönetecek." Kaşlarım düşünceyle büzüldü.

GEÇMİŞTEKİ YARAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin