18. BÖLÜM

7.7K 257 5
                                    

Batu telefonu alıp bir süre ne konuşacağına karar vermeye çalışırken Miran'da kaşları kalkmış bizi izliyordu.

"Açmayalım..." diye mırıldandım. Batu bana bakıp kaşlarını kaldırdı.

"Ya oysa. Öğrenmek için bir şansımız varken neden öğrenmiyoruz?"

"Haklısın ama günümüzü mahfetmeye değer mi?" Batu bir süre gözlerime bakıp düşündükten sonra cevap verdi.

"Bir daha kim bilir ne zaman arar? Şimdi açalım."

"Peki. Ama hopörlöre al." Batu gergince gülümseyip başını salladı.

-Alo?

-...  Bir süre cevap gelmeyince Batu tekrar konuştu.

-Alo? Abi sen misin?

-Batu... dedi fısıldayarak. İşte o zaman dizlerimin gerçekten titrediğini hissettim. Düşmemek için yanımıza gelmiş Miran'a tutundum. O da bana destek olup kolumu tutunca kısa bir an göz göze geldik. Gözlerimi kaçırıp telefona konsantire olmaya çalıştım.

-Neden yaptın bunu abi? Gerçekten değdi mi? BİZİ BIRAKIP GİTTİĞİNE DEĞDİ Mİ!?

-Değmedi. Biliyor musun? Değmedi. Köpek gibi pişmanım ama dönemiyorum. Dönersem kimseyi eskisi gibi bulamayacağımı biliyorum. Annem bile bana sırtını dönecek. Neden biliyor musun? Çünkü bir zamanlar bana yaşatılan şeyin aynısını Esim'e yaşattım. Hem de ne için beni hayattan soğutan bir kız için. Bir anlık vicdan azabıyla hayatımı kararttım.

-Abi...

-Birşey söylemene gerek yok. Belki dönüp kendimi affettirmem gerekiyor ama korkuyorum. Özellikle de Esim'in tavrından. Daha fazla susmayarak söze girdim.

-Sakın gelme. Seni asla affetmeyeceğim. Ayrıca sana birşey söyleyim mi? Gidip babamı dinleyeceğim. Geçerli bir sebebi varsa affedeceğim. Ama seni asla affetmeyeceğim. Şuanda bendeki yerini anlamışsındır umarım! Deyip telefonu suratına kapattım. Batu dehşete düşmüş bir şekilde bana bakıyordu.

"Gerçekten yapmayacaksın değil mi?"

"Yapacağım. Ne olursa olsun yapacağım. Mezuniyetimden sonra Mardin'e gidiyorum" deyip son noktayı koydum. Aklıma gelen şeyle kaşlarımı çattım. Biz bunları yaşarken Miran buradaydı!

"Kusura bakma. Bunlara şahit olmanı istemezdim. Eminim ki aklında birçok soru işareti oluştu. Akşam Mert'i bıraktıktan sonra aklındakileri sor bende cevaplayabildiğim kadarını cevaplayım."

"Pekala. Öyle olsun. Şuan yaşadıklarınız Mert'e olumsuz yansımayacaktır umarım. Aksi takdirde Mertle görüşemezsiniz."  Başımla onaylayıp

"Kesinlikle Mert etkilenmeyecek" dedim. O da başıyla onaylayıp gitmemizi belirterek geri adım attı. Arabaya binip emniyet kemerlerimizi taktıktan sonra evin bahçesinden çıktık.

"Nereye gitmek istersin küçük adam?"

"Bilmem ki" dedi ellerini iki yana açarak. Bu hali o kadar tatlıydı ki...

"Hımm o zaman bir düşünelim. Lunaparka ne dersin?"

"Gidelim... gidelim..." diye yerinde zıplamaya başladı. Batu onun bu haline gülerken ben sadece tebessüm etmiştim.

Lunaparka geldiğimizde Mert'e dönüp ilk hangisine binmek istediğini sordum. Eliyle bir yeri gösterince oraya baktım. Atlı karınca.

"Tamam. Hadi gel binelim" deyip elini tuttum. Batu önden gidip bileti aldı ve görevliye verdi. Mert bindiği alette kahkahalarla  gülerken onun gülümsemeleriyle eğlendiğimizi hissediyorduk.

GEÇMİŞTEKİ YARAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin