35. BÖLÜM

6.7K 216 1
                                    

Sonunda Miran'ın evinin önüne gelmiştim. Kapı ziline basıp beklemeye başladım.

Miran üzeri un olmuş şekilde kapıyı açınca sesli gülmeme engel olamadım.

"Gülme Esim!" O kızmış gibi yapsada gülmemi durduramıyordum.

"Miran... bu halin ne?" Yüzünü sıvazlayıp üzerini çırptı.

"Mert Bey'in işi. Krep yapacağım dedim o da yardım etmek istedi. Nerden biliyim un savaşına maruz kalacağımı." Daha fazla kendimi tutamayıp kahkaha atınca üstündeki undan eline alıp yüzüme sürdü.

"Miran! Ne yapıyosun ya?" Diye bağırınca bu sefer o güldü.

"Hadi, içeri geç. Kapıda kaldın." Dediğini yapıp içeri girmemle mutfaktan Mert'in

"Eşim gelmiş!" diye üstüme atlaması bir oldu.

"Mert! Ama heryerim un oldu!" Benim isyanıma karşılık ikiside gülüyordu. Gözlerimi devirip üstümü çırptım.

"Siz bu haldeyseniz kim bilir mutfak ne haldedir" deyince ikiside geriye doğru bir adım attılar. Aralarından geçerek mutfağa girmemle donup kalmam bir oldu.

"Ben hala uyuyorum değil mi? Yoksa mutfak gayet toplu." Kimseden ses gelmeyince arkamı dönüp ofladım.

"Tamam siz çıkın ben halledeceğim."

"Yardım etseydik?" Diyen Miran'a öyle bir bakış attım ki

"Ya da boşver. Biz en iyisi temizlenelim" deyip Mert'i de alıp mutfaktan çıktı. Bende başımı iki yana sallayıp önce savaş alanını pardon mutfağı temizleyip Miran'ın yapmaya çalışıp yapamadığı krepleri yapmaya başladım.

Mutfaktaki masayıda kurduktan sonra Miran ve Mert'i çağırmak için mutfaktan çıktım.

"Miran!" Seslenmemle anında cevap geldi.

"Mert'in odasındayız!" Merdivenleri çıkıp Mert'in odasına girdim. Miran Mert'i duş aldırmış şimdide üzerini giydiriyordu. Kendi üstündekileri değiştirmişti.

"Kahvaltı hazır."

"Tamam. Hadi inelim" deyip Mert'i kucağına alarak elimi tuttu. Elimi elinin içinde hissetmek garip gelsede hissettirdiği duygu paha biçilemezdi. Bende elini parmaklarımla kenetleyince mutfağa doğru ilerledik. Mert önüne dönük olduğu için ellerimizi görmüyordu.

"Ooo ellerine sağlık. Valla sen gelmeseydin aç kalacaktık." Gülüp karşısına oturdum. Mert'de yanıma oturup bana döndü.

"Eşim tabağıma koyay mışın?"

"Tabiki koyarım birtanem" deyip önce yanağını öptüm, sonra da tabağını yiyebileceği miktarda doldurmaya başladım.

"Teşekküy edeyim" gülümseyip öpücük attım.

"Dikişlerini aldırdın mı?" Başımı salladım.

"Aldırdım. Biraz daha ağrı yapar sonra geçer dedi doktor."

"Abinle neden tartıştınız?" Yüzümü buruşturdum.

"Boşver ya. Gereksiz meseleler..." Biraz gözlerime bakıp başını salladı.

"Öyle olsun bakalım..." Ben de tabağımı doldurup karnımı doyurmaya başladım.

"Eşim..." Mert ağzı doluyken konuşmaya çalışınca elimle durdurdum.

"Ağzımızda yemek varken konuşmuyoruz değil mi Mert?" Deyip göz kırptım. Hızlıca ağzındakini yutup tekrar konuşmaya başladı.

"Tabiyki de konuşmuyoyuz. Yemekten sonya beyabey çizgi film izleyelim mi?" Gülümseyip cevap verdim.

GEÇMİŞTEKİ YARAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin