16. BÖLÜM

7.4K 248 0
                                    

Adam yanımıza ulaşır ulaşmaz Mert'i kucağına alıp sıkıca sarıldı.

"Sonunda. Şükürler olsun sonunda buldum seni!"

Adam uzun boylu kumral ve yeşil gözlüydü. Sert duruşu yanından geçen her insanı ürkütebilir nitelikteydi.

"Dayı!" sesiyle yeniden onlara döndüm. Mert ağlamaya başlamıştı. Adam beni farketmesiyle Mert'i kucağından indirip yanına gelen siyah giyinimli bir adama verdi. Kolumdan sıkıca tutup

"Mert'in senin yanında ne işi vardı?" diye sordu. İfadesiz yüzüme kolumdaki acıyı yansıtmayarak

"Beyefen-" diyordum ki bu sefer sarsarak

"Bırak beyi, efendiyi. Adam gibi cevap ver bana!" diye bağırdı.

"Aaa yeter ama! Sen yeğenine sahip çıkama sonra gel bana bağır. Adam gibi dursan açıklayacağım zaten. Bir susta dinlemeyi öğren!" diye bağırdım. Adam bu çıkışı beklemiyor olacak ki şaşkınlığından tutuşunu gevşetti. Şaşkınlığından yararlanıp kolumu kurtardım.

"Mert dün sabah sahilde otururken yanıma geldi. Annesini sordum yok dedi. Elini tutup sahil boyunca dolaştık. Çocuk arayan herhangi bir aile göremeyince karakola götürdüm. Karakola kayıp ilanı gelmediği için ailesi bulunana kadar Çocuk Esirgeme Kurumu'nda kalacaktı. Zorda olsa ailesi bulunana kadar izin alıp Mert'i evime götürdüm. Anlayacağınız olay bundan ibaret." Adam bana birşey söylemeden Mert'e döndü.

"Doğru mu dayıcım?" Mert'de başını sallayarak onayladı.

"Eşim" deyip kollarını bana doğru uzattı. Tereddüt etmeden kollarıma aldım.

"Şen de bişle gel" dedi. Kollarımı biraz daha sıkılaştırıp

"Olmaz Mertçim. Ama seni görmeye gelirim olur mu?" Omuz silkip

"Hayır ya şende gel" dedi ağlamaklı sesiyle. Bu sesine dayanamayıp adama döndüm.

"İsminiz neydi?" Adam bir süre gözlerime bakıp

"Miran" dedi.

"Miran Bey. Ben Mert'in ne zaman evine döneceğini bilmediğim için bir kaç parça eşya almıştım. İzin verirseniz bugün bende kalsın yarın almaya gelirsiniz ya da ben Mert'i bir yere getiririm." Beklentiyle Miran'a baktım. Ama o bana değil Mert'e bakıyordu.

"Olmaz. Sizi tanımıyorum. Ayrıca Mert yanınızda zarar görebilir." Mert'in anlattıkları aklıma gelince anlayışla başımı salladım.

"Pekala. Mert ben yanına geleceğim tamam mı?" Mert tekrar ağlamaya başlayınca şaşırmıştım doğrusu. Ne çabuk alışmıştı bu çocuk bana.

"Yalan şöylüyoşun!" Diye bağırıp dayısının kucağına geçti. Sıkıntıyla yüzümü ovalayıp

"Sizinle gelebilir miyim?" Diye sordum Miran'a. Biraz düşünüp Mert'e baktı. Sonra tekrar bana dönüp

"Gelsen hepimiz için iyi olur. Aksi halde Mert evde kaos yaratır" dedi.

"Geliyomuşun yani?"

"Geliyorum bıcırık, geliyorum" dedim. Gülerek tekrar kucağıma geldi. O kadar masumdu ki içimde birşeyler kıpırdıyordu. Normalde çocuklar neşeli insanları sever ama ben bu çocuğun yanında hiç gülmemiştim ki. Bu çocuk bambaşkaydı.

"Hadi gidelim"deyip önden ilerlemeye başladı Miran. Bizde onu takip ettik.

Arabada Mert'in ara sıra sorduğu sorular dışında pek ses çıkmıyordu. Etrafıma baktığımda ormanlık alandan geçtiğimizi görmek beni epey tedirgin etti. Bir süre sonra dağ evi gibi bir yere geldik. Burası muazzamdı.

GEÇMİŞTEKİ YARAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin