40. BÖLÜM

6.6K 203 11
                                    

"Esim... biraz konuşsak?" Başımı iki yana sallayarak

"Konuşmayalım" demiştim ki abimin arkasından Miran göründü.

"Mert, hadi biz içeri geçelim dayıcım."

"Buyda duyşak?" Miran'ın kaşları çatılınca

"Ya da boşvey. Biz en iyisi içeyi geçelim" diyerek kucağımdan indi. Mert, Miran'dan korkuyordu!

"Hadi ama dayı, şen hala buyda mışın?" Miran'ın çatılı kaşları düzelirken yerini o sevdiğim gülümsemesi aldı. Bir şey söylemeden bana göz kırpıp, Mert'in arkasından çıktı.

"Esim..." gözlerimi kapattım.

"Baran! Konuşmayalım!" Tekrar gözlerimi açtığımda yüzündeki çaresizliği gördüm. İçim acımıştı. Nasıl acımasın, kardeştik biz.

"Özür dilerim Esim. O sözü sana söylediğim için. Çok sinirlenmiştim. Sinirliyken de ağzımdan çıkanların farkında olmuyorum."

"İnsan sinirliyken düşündüklerini söyler. Sen bana ne dediğini farkında mısın? Sen bana 'o kız senden daha masum'  dedin. Ya... ben sana başımdan geçenleri ağlayarak anlattım. Ben mi istedim şerefsizin biri tarafından tecavüze uğramayı! Keşke sana güvenmeseydim!" Yaklaşmak istedi ama izin vermedim.

"Bana güvendiğine pişmansın?"

"Sana güvenip hayatımı anlattığıma pişmanım!" deyip, bir şey söylemesine izin vermeden koşarak evden çıktım. Arkamdan kapının açıldığını, sonra da Miran'ın sesini duydum.

"Esim! Bekle!" Beklemeyecektim. Koşabildiğim kadar hızlı koşarak bir süre sonra izimi kaybettirdim.

Bu sefer kimsenin beni bulamayacağı bir yere gelmiştim. Eskiden evim olan yere, yetimhaneye.

İçeri girmek yerine giriş kapısının önünde durarak oynayan çocukları izlemeye başladım. Çok masumlardı.

Yanımda bir hareketlilik hissedince oraya döndüm. Tanımadığım benim yaşlarımda bir erkekti. Tekrar önüme döndüm.

"Çok masumlar" dedi yanımdaki yabancı. Başımı salladım.

"Neden burdasın?" diye sordu bu sefer. Omuz silktim.

"Anlaşılan konuşmayacaksın..." yine bir şey söylemedim.

"Öyle olsun... bak sana bir şey söyleyeceğim. Arabamda burdaki çocuklara alınmış bir sürü hediye var. İstersen beraber verebiliriz." Teklifi güzeldi ama ben bu yurda girmeyi istemiyordum. Eğer girersem eskiyi hatırlardım. Başımı olumsuz anlamda sallayıp arkamı dönerek ordan uzaklaştım.

"Tanışsaydık bari..." diye söylenmesini duysamda arkamı dönüp cevap vermedim.

Eve döndüğümde akşam olmuştu. Yurttan ayrıldıktan sonra sahile gitmiş bu saate kadar oturmuştum.

Pencerede bana bakan Miranla göz göze geldim. Kızgın olur diye tahmin etmiştim fakat kızgından çok anlarmış gibi bakıyordu. Pencereden çekilerek kapıyı açtı. Ben içeri girince arkamdan kapıyı kapatarak bana bakmaya başladı.

"Özür dilerim... eğer kalsaydım..." sözümü tamamlayamadan araya girdi.

"Seni anlıyorum. Sadece, bir dahaki sefere ki umarım  bir dahası olmaz, yanında olmama izin ver." Başımı sallayıp Miran'a sarıldım.

"Teşekkür ederim... anlayışın için. Bu arada Mert nerde?"

"Odasında oyun oynuyor."

"Bana kızgın mı?"

GEÇMİŞTEKİ YARAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin