50. BÖLÜM

5.7K 177 10
                                    

   1 Ay Sonra

"Miran hadi uyan, geç kalacağız." Bir kaç mırıltı çıkardıktan sonra yatakta diğer tarafa döndü. Tekrar

"Miran..." derken yüksek sesiyle irkildim.

"Esim uyumak istiyorum!"

"Ama Miran..." cümlemi tamamlayamadan tekrar bağırmasıyla kaç gündür bozuk olan sinirlerim tekrar ortaya çıktı.

"Esim! Sadece uyumak istiyorum!" Bir şey söylemeden odadan çıkıp aşağı indim. Bana böyle davranması kalbimi kırmıştı.

  Mert hala uyuduğu için ses yapmadan çantamı alıp evden çıktım. Normalde beni işe Miran bıraktığı için taksiye binmek zorunda kalmıştım. Adresi söyledikten sonra arkama yaslanıp gideceğim yere çabucak gitmeyi bekledim.

"Geldik hanımefendi."

"Borcum ne kadar?"

"55 TL" cüzdanımdan parayı çıkartıp şöföre uzatıp arabadan indim. Şirketten içeri girip kimseyle göz teması kurmadan abimin odasına ilerledim.

"Günaydın abi" gülümseyip yerinden kalktı.

"Günaydın güzelim" deyip sıkıca sarıldı. Abimden ayrılıp koltuğa geçerken başımın dönmesiyle birkaç saniye bekledim.

"İyi misin Esim?" Başımla onaylayıp oturdum.

"Başım döndü birazcık." Kaşlarını çattı.

"Kahvaltı yapmadın mı?" Başımı hayır anlamında sallayınca telefondan sekretere kahvaltı tabağı getirmesini söyledi.

"Sekreter kahvaltıyı getirene kadar bende odamdan birkaç dosya alıp geliyorum."

"Tamam canım. Çabuk ol." Başımı sallayıp kapıya doğru ilerledim. Tekrar başımın dönmesiyle kapının kolunu tuttum.

"Abi başım..." dedikten sonra tek hatırladığım yere düşen bedenimdi.

MİRAN'DAN

Sabah uyandığımda yanımda Esim yoktu. Aklıma Esim'e bağırmam gelince elimi anlıma vurup koşarak aşağı indim. Mert oyuncaklarıyla oynuyordu.

"Mert Esim nerde?" Dudak büzdü.

"Uyandığımda yoktu dayı." Tekrar yukarı çıkıp üzerimi giyindim. Hızla aşağı inerek Mert'in başını öpüp evden çıkmamla telefonumun zil sesini duymam bir oldu.

  BARAN arıyor...

-Efendim Baran?

-Miran, Esim bayıldı. Şuanda hastanedeyiz. Telefonu yüzüne kapatıp hemen arabaya bindim.

"Allah kahretsin!" Şirkete en yakın hastaneye sürmeye başladım. Yarım saat sonra hastanenin önüne gelebilmiştim. Arabayı park edip koşarak danışmaya ilerledim.

"Esim ACAR?" Bilgisayara bir şeyler yazdıktan sonra bana döndü.

"2. Kat 307 numaralı oda efendim." Bir şey söylemeden koşar adım 2. Kata çıktım. Baran'ı görmemle oraya doğru ilerledim.

"Neyi var Esim'in?"

"Bilmiyorum. Doktor ne olduğunu anlamak için kan testi istedi. Sonuçlar birazdan çıkar. Sen içeri gir istersen." Başımı sallayıp içeri girdim. Kapı sesiyle Esim'in gözleri bana döndü, sonra sanki ben yokmuşum gibi tekrar tavana bakmaya başladı.

   ESİM'DEN

İçeri giren Miran'dan gözlerimi çekip tekrar tavana bakmaya başladım.

"Esim, güzelim..."

"Sabah seni kırdım biliyorum. Özür dilerim. Akşam sinirlerim bozuk uyuyunca sabahta istemeden sana patladım." Gözlerine baktım. Üzgün görünüyordu.

"Normalde bu kadar takılmazdım, sanırım benimde bu aralar sinirlerim bozuk. Önemli değil ama bir daha iş stresini bana yansıtma." Anlıma derin bir öpücük kondurup yanımdaki koltuğa oturdu.

"Kendini nasıl hissediyorsun?"

"İyi. Açlıktan bayıldım heralde."

"Bundan sonra kahvaltı yapmadan çıkmak yok. Tamam mı Esim?"

"Bakarız."

"Esim..." adımı uzatarak söyleyince gülerek onayladım.

"Tamam tamam." Doktorun içeri girmesiyle ikimizinde bakışları o tarafa döndü.

"Nasıl hissediyorsunuz Esim Hanım?"

"Bayılmış gibi" gülüp konuşmaya devam etti.

"Test sonuçlarınız çıktı. Kan değerleriniz düşmüş. Ayrıca bir süprizle karşılaştık." Miran kaşlarını çatıp yerinde dikleşti.

"Ne süprizi Doktor Bey?"

"Tebrik ederim Esim Hanım, hamilesiniz." İşte bunu beklemiyordum.Miran ve ben böyle bişey için hazırmıyız bilmiyorum. Hem ya kızım olursa, onu koruyamazsak. Benim gibi bir hayat yaşarsa. Bu korkularımı yenmeden bebek sevincimi yaşayamam.

Gözlerimi kapattım. Önce bir damla yaş süzüldü gözlerimden. Sonra tekrar bir damla daha derken sayamayacağım kadar fazlalaştı. Kimseyi görmek istemiyordum.

"Çıkın dışarı..." kapı kapanma sesi duydum. Sanırım doktor çıkmıştı. Gözlerimi açtım. Miran endişeyle bana bakıyordu.

"Güzelim..." Elini yüzüme koyacakken kendimi geri çektim.

"Sende çıkar mısın?" Başını iki yana sallayıp beni kolları arasına aldı.

"İstemiyor musun?" Hıçkırdım.

"İstememek değil Miran. Korkuyorum. Kız olursa... Bir gün benim yaşadıklarımı yaşamak zorunda kalırsa. Ben bunu bile bile nasıl..." cümlemin devamını getiremedim. Bu bebeği istiyordum fakat bu ihtimalleride düşünmem gerekiyordu. Bu acıyı en derinden yaşamışken bunu ona yapamazdım.

"Esim, seni anlıyorum. Gerçekten. Ama şunu bilmeni isterim ki ben sana babanın annene yaptığını yapmam. Sizi ömrümün yettiği kadar korurum. Hem kızımız olsa fena mı olur? Minicik, etrafta anne baba diye gezen. Ya da oğlumuz? Annesini her şeyden kıskanan hatta benden bile. Kardeşlerini koruyup kollayan." Gülümsedim. Ben gülümseyince Miran'da gülümseyip göz yaşlarımı sildi.

"Çok güzel olur." Eğilip anlımı öptükten sonra sıkıca sarıldı.

"Aklındaki bütün korkuları beraber yeneceğiz. Bizim bebeğimiz mutlu bir aileye doğacak sana söz veriyorum." Başımı sallayıp tekrar gülümsedim. Aniden kapı açılınca o tarafa döndük. Abim gelmişti.

"Esim, neyin varmış güzelim?" Miran'a döndüm. Gözlerini yumup söylememi istedi.

"Hamileyim."

GEÇMİŞTEKİ YARAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin