26. BÖLÜM

7.7K 244 7
                                    

Sabah kıkırdama seslerine uyandım. Mert ve Ece sessiz sessiz konuşup gülüyorlardı.

"Siz neye gülüyorsunuz?" Uykulu çıkan sesimle bana döndüler. Mert geri Ece'ye dönüp kaşını kaldırdı. Ece de başını salladı.

"Hiç" dediklerinde bu sefer ben kaşlarımı kaldırdım.

"Emin misiniz?" Hızlıca başlarını sallayıp yataktan kalktılar.

"Neyşe Eşim şen hazıylan bişde kahvaltıya inelim. Hadi Ece." Ece'nin elini tutup koşarak odadan çıktılar. Kendi kendime dudak büzüp üstümü giyinmek için yataktan kalktım. Önce duş alıp sonra kıyafetlerimi üzerime geçirdim. Saçlarımı tarayıp ayakkabılarımıda giydikten sonra aşağı indim. Daha kimse inmemişti. Çocuklarıda göremeyince mutfağa girdim.

"Günaydın hanımım." İstemsizce yüzüm buruşurken karşımdaki ona buruşturduğumu sanmış olacak ki gözleri doldu. Ama ben ona buruşturmamıştım ki. Aceleyle hatamı düzeltmek için söze girdim.

"Günaydın. Yalnız bana hanımım demezsen sevinirim. Kaç yaşındasın?" Yüzü eski halini alırken gülümseyerek yaşını söyledi.

  "26 yaşındayım." Gülümsedim.

"İsmin ne peki?"

"Dilan" deyince bende kendimi tanıttım.

"Ben de Esim, Dilan abla. Ayrıca 21 yaşındayım." Tekrar gülümseyip

"O zaman ben kahvaltıyı hazırlayım Esim. Birazdan kahvaltıya inerler." dedi.

"Bende yardım edebilir miyim?" Gözlerini kocaman açarak bana döndü.

"Olur mu öyle şey. Sen misafirsin." Dilan ablaya dudağımı büzüp baktığımda

"Peki peki. O zaman sen kahvaltılıkları götür. Bende yemekleri hazırlayım." Gülümseyip dediğini yapmak için buzdolabını açtım. Kahvaltılıkları tepsiye koyup avludaki masaya götürdüm. Ben kahvaltılıkları dizerken Miran geldi. Kahvaltılıkları dizdiğimi görünce de kaşlarını çattı.

"Bu işi neden sen yapıyorsun? Bunun için görevliler var!" Dedi kızgın sesiyle. Bende kaşlarımı çatıp sinirli çıkan sesimle cevap verdim.

"Sanane Miran! Ben kendim yardım etmek istedim!" Kaşlarını kaldırıp bir adım geri attığını görünce sırıttım.

"Ben yorulma diye söylemiştim ama yine de sen bilirsin." Ona cevap verme gereği duymadan tepsiyi alıp arkamı dönmüştüm ki karşıma çıkan Miran'ın annesiyle bir 'hiiih' nidası kopardım.

"Korkuttun beni Şilan teyze." Benim korkmuş yüzümün aksine onunki gülüyordu.

"Kusura kalma kızım korkacağını bilemedim." Gülümseyip yanından geçecekken kolumu tutup kulağıma yaklaştı.

"Bizim oğlanıda anca senin gibi bir kız adam eder" deyince kocaman olmuş gözlerimle ona baktım.

"Şey... yok öyle birşey. Biz sade-" diyemeden tekrar söze girdi.

"Utanma kızım. Neyse ben seni tutmayım"deyip Miran'ın yanına oturdu. Bende düzelmeyen suratımla mutfağa girdim. Dilan abla yüzümün aldığı şekli görünce bir kahkaha patlattı.

"Ne oldu sana?" Cevap verecektim ki telefonumun çalmasıyla susmak zorunda kaldım. Arayan abimdi.

-Esim ben geldim. Hazırsan aşağı in.

-5 dakikaya geliyorum. Deyip telefonu kapattım.

"Dilan abla ben gidiyorum. Sana kolay gelsin."

GEÇMİŞTEKİ YARAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin