43. BÖLÜM

5.7K 179 1
                                    

Hayatımı bitiren o şerefsiz bulunmuştu. Şuan hiçbir şey hissetmiyordum.

-Nereye gelmem gerekiyor?

-İzmir Merkez Karakolu. Abinle geleceksin değil mi Esim? Ayrıca ilacını almayı sakın unutma. Cevap vermeden telefonu suratına kapattım.

Hemen üzerime montumu geçirip koşarak aşağı indim.

"Abi!" Abim gelmeyince daha yüksek bir sesle tekrar seslendim.

"ABİ!" Koşarak aşağı indi. O aşağı inerken diğer ev halkı da salondan çıkmıştı.

"Ne oldu Esim? Neden ağlıyorsun?" Ayakkabılarımı giyerken bir yandan da abimle konuşuyordum. Ağladığımı farkında bile değildim.

"Bulunmuş abi" dememle ne olduğunu anlamış olmalı ki o da hemen montunu ve ayakkabılarını giydi. Babamın ve babaannemin sorularını umursamadan evden çıktık.

"Miran'ı aradım. Mert için izin alacaktım. Bana onun bulunduğunu söyedi. Ama benim de teşhis etmem gerekiyormuş. İzmir Merkez Karakolu dedi." Arabayı çalıştırırken bir yandan da beni sakinleştirmeye çalışıyordu.

"Bak bulunmuş işte. Ağlama artık. Hak ettiği yere girecek sonunda." Kendimi sıkarak ağlamamı durdurdum.

"Abi biraz daha hızlı olur musun?" Başını sallayıp gaza biraz daha yüklendi.

"Esim sakin ol."

"Sakinleşemiyorum ki Miran. O şerefsizi yıllar sonra görmek..." ben cümlemin devamını getiremeyince Miran beni kollarının arasına aldı.

"O, sana hiçbir şey yapamayacak. Hem yanında ben varım, abin var." Başımı sallayıp sakinleşmek için derin nefesler almaya başladım. Abim sinirini dışarı vurmamak için oturmuştu. İçeriden çıkan polis yanımıza gelerek içeri girmemizi söyledi.

"Merak etmeyin,o sizi göremez." Başımı salladım. Miran elimi tutarak beni içeri soktu, arkamızdan da abim girdi. Sadece Miran'a bakıyordum. Daha içerdeki kişiyi görmemiştim. Cesaret edemiyordum ki.

"Hadi Esim. Bak ve teşhis et. Lütfen." Derin bir nefes alıp cama dönmemle benden her şeyimi alan şerefsizi görmem bir oldu.

  O gün geldi aklıma kesik kesik. Yalvarmalarım, çığlıklarım, boğazıma dayanan bıçak...

Dizlerimin tutmadığını hissetmemle yere yığılacakken Miran tuttu.

"İyi misin?" Göz yaşlarım akmaya başladı. Tekrar cama doğru döndüm. Göz göze gelmemizle sesli ağlamaya başladım. Belki o beni görmüyordu fakat tesadüfen de olsa gözlerimiz buluşmuştu.

"Bu o!" dedim ağlayarak. Ayağa kalkmak istedim, kalkamadım.

"Miran bu o!"

"O yaptı!"

"Benim her şeyimi o aldı benden!" Gerisini hatırlamıyordum.

  MİRAN'DAN

Esim'in yakarışları hala gitmiyordu gözümün önünden. Ne Baran ne de ben bir saniye gözümüzü ayırmamıştık Esim'den. Şimdi de başkomiserin odasındaki koltuğa yatırmış uyanmasını bekliyorduk.

"Bu olay Esim'i kötü etkileyecek." Baran'a döndüm.

"Belki. Ama Esim bunu atlatacak. O çok güçlü." Burukça gülümsedi.

"Biliyorum. O çok güçlü."

 
   ESİM'DEN

Başımdaki ağrıyla gözlerimi açtım. Elimle biraz başımı ovup uzandığım yerde dikleştim. Abim ve Miran bana bakıyorlardı.

"Ne bakıyorsunuz? Hiç mi ayılan insan görmediniz?" Şaşırmışlardı.

"Ne olduğunu hatılamıyor musun?" Abimin saçma sorusuyla ona döndüm.

"Saçmalama abi. Tabiki de hatırlıyorum. Bir anlık kriz geçirdim sadece." Buradaki herkes az öncenin bir anlık kriz olmadığını biliyordu ama kimse bir şey söylemedi.

"Ben onu tekrar görmek istemiyorum."

"Merak etme güzelim. Mahkeme için bir avukata vekalet vereceğiz. Sen oraya gitmeden o şerefsiz hapse girecek." Miran'ın sözleri içimi rahatlatmıştı. Çünkü o şerefsizi tekrar görmek benim için hiç iyi olmazdı.

"Gidelim o zaman?" İkisi de oturdukları yerden ayağa kalktılar. Abim koluma girmek isteyince onu engelleyerek ayağa kalkıp kapıya doğru yürüdüm. Arkamdan gelmediklerini fark edince yerimde durup arkamı döndüm.

"Siz burda mı kalacaksınız? Gelsenize!" İkisi de başlarını sallayıp arkamdan yürümeye başladılar.

  İSTEME GÜNÜ

Her şey hazırdı. Miranlar'ın gelmesine daha bir saat vardı. Batu'da az önce yolda olduğunu belirten bir mesaj atmıştı. Aynada son kez kendime bakıp odamdan çıktım. Merdivenlerden inerken bir yandanda elbisemin eteğini tutuyordum. Salona geçecekken abimin sesini duydum.

"Esim, çok güzel olmuşsun..." arkamı döndüm. Abim gülümseyerek bana bakıyordu.

"Sende çok yakışıklı olmuşsun abi." Göz kırptı.

"Senin kadar dikkat çekemesekte,bizimde bir giderimiz var sonuçta" deyip yakalarını düzeltti. Onun bu haline gülümsemeden edemedim. Biz abimle sohbet ederken kapı çaldı.

"Batu gelmiştir" deyip kapıyı açtım. Tahmin ettiğim gibi, Batu ve kız arkadaşıydı.

"Hoşgeldiniz"

"Hoşbulduk. Esim çok güzel olmuşsun." Gülümseyip sarıldım.

"Teşekkür ederim."

"Kız arkadaşım Fatma. Fatma bu güzel kızda Esim. Zaten sana bahsetmiştim." Elimi uzattım. O elini uzatmak yerine direk sarıldı. Şaşırsamda bir şey söylemeden ben de ellerimi beline koydum. Baya sıcak kanlı biriydi belli ki.

"Tanıştığıma memnun oldum Fatma. Ayrıca Batu'nun senin gibi sıcakkanlı birini bulduğuna da çok sevindim." Gülümsedi. Tekrar Batu'ya döndüm.

"Batu, sana bir şey söylemem gerekiyor." Başını salladı.

"Abi, sen Fatma'yı salona götürür müsün?"

"Tamam canım." Fatma ile beraber salona geçtiler.

"Eee,sen bana ne söyleyecektin?"

"O şerefsiz tutuklandı." Önce gözleri büyüdü, sonra kaşları çatıldı. Daha sonra ise beklenen cümleyi söyledi.

"İnsan bir haber verir Esim."

"Benim bir suçum yok ki Batu. Akşam Miran arayıp söyledi. Evden nasıl çıktığımızı bilmiyorum, gerisini sen düşün."

"Öyle olsun. Simdi icerdekileri bekletmeyelim istersen birazdan Miranlarda gelirler. Heycan var mi?"

"Olmaz mi? En son ne zaman bu kadar heycanlı olduğumu hatırlamıyorum." Güldü.

"Bu sefer her sey yerinde gidecek inşallah Esim."

"İnşallah Batu. Hadi artik iceri geçelım gece uzun konuşuruz daha." Beni onaylayip eliyle geçmemi işaret etti. Önden ben arkadan Batu salona girdik.

İnşallah Batu'nun da dediği gibi her şey güzel olur...

GEÇMİŞTEKİ YARAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin