29. BÖLÜM

7.1K 220 4
                                    

-Miran... Esim'in kalbi... kalbi durdu!

Ani frenle arabayı yolun ortasında durdurdum. Yoldan geçen arabaların kornalarını umursamadan karşıya bakıyordum. Neredeyse hastaneye gelmiştik fakat arabayı sürecek  gücü kendimde bulamıyordum.

"Miran ne oldu?" Batu'nun sorusuyla yavaşça ona döndüm.

"Esim'in... kalbi... durmuş!" Gözlerini yumdu.

"Aaaa! ALLAH KAHRETSİN!" diyerek torpidoya yumruk attı. Arkadan ses gelmiyordu. Bunu pekte umursadığım söylenemezdi.

"Miran sür şu arabayı!" Diye bağıran Batu ile kendime gelerek arabayı tekrar sürmeye başladım.

Hastanenin önüne arabayı gelişi güzel parkedip koşarak içeri girdik. Bulunduğu katı bildiğim için direk merdivenlere yöneldim. Batu ve Barlas'ta peşimden. Yoğunbakım ünitesinin camına neredeyse yapışık durup gözyaşı döken Baran, arkasında gözü yaşlı babası ve babaannesi biraz geride ifadesiz yüzüyle bekleyen dedesini gördük. Hızlı adımlarımız daha da hızlandı. Camın önüne geçtim. Esim'e kalp masajı yapılıyordu.

"Baran?" Baran'ın sessiz iç çekişleri duyuluyordu.

"Babam içeri girmek istedi. Ne olduysa o girdikten sonra olmaya başladı." Sinirlensemde gözlerimi camdan ayırmadım. Şok veriyolardı. İkinci deneyiştede hayata dönmeyince doktorlar başlarını iki yana salladılar. Bırakacaklardı ki sertçe cama vurup içeri girdim.

"Sakın denemeyi bırakmayın! Onu hayata döndüreceksiniz!" Hemşireler beni çıkartmaya çalışsada tek bir hamlem onları durdurmaya yetmişti. Esim'in yanına gidip elini tuttum. Kulağına eğilip konuştum.

"Esim... gitme! Eğer gidersen Mert'e ne derim. Hem Batu da var. Onları üzmeyi istemezsin heralde. Abini yeni buldun. Bırakacak mısın? Geri dön lütfen! Onlar sensiz yapamaz! Ben sensiz yapamam!" Sağ gözünden düşen yaşı farkedip gülümsedim.

"Tekrar deneyin!" Vazgeçmeyeceğimi anladıkları için şoku tekrar hazırladılar.

"300' e şarj edin!" Dönmedi!

"350'ye şarj edin!" Dönmedi!

"400'e şarj edin!" Tam umutsuzluğa kapılmıştım ki düz çizgi yerini Esim'in kalp atışlarına bıraktı. O heyecanla camdakileri umursamadan Esim'in anlını öptüm.

"Beyefendi. Hasta yeterince yoruldu, artık dışarı çıkmalısınız." Başımı sallayıp yoğunbakımdan çıktım. Herkesin gözlerinde mutluluk parıltıları vardı. Ben çıkar çıkmaz Baran boynuma sarıldı.

"Teşekkür ederim..." diye fısıldadı. Sadece gülümsedim. Gözüm Barlas'a kaydı. Bana bakıyordu ve gözlerinde sadece nefret vardı. Aldırmadım.  Camın önüne geçip Esim'i izlemeye başladım. Doktorlar birşeyler söylüyor hemşirelerde not ediyordu.

Yarım saat sonra yoğunbakımın önünde sadece ben, Baran, Batu ve Barlas kalmıştık. Baran kulağıma doğru fısıldadı.

"Bunlar kim?"

"Sağdaki Batu. Esim'in abisi gibi. Diğeri ise... eski sevgilisi." Kaşlarını çattı.

"Aldatan?" Sadece başımı salladım. Beklemediğim bir anda Baran Barlas'a yumruğunu geçirdi.

"Sen niye burdasın lan! Hem kardeşimi üz sonra hiçbir şey olmamış gibi bekle!" Barlas hatasını bildiği için karşılık vermemişti.

"Onu seviyorum!" Baran bir yumruk daha atacaktı ki son anda geri çektim.

"Seviyomuş lan! Duydun mu seviyomuş?! Oğlum seven insan başkasına gider mi? Siktir git!" Barlas'ın gitmeye niyeti olmasa da Batu zorla dışarı çıkarttı. Bende zor da olsa Baran'ı sandalyeye oturttum. Neyse ki güvenlik karışmadan ayırmıştık.

GEÇMİŞTEKİ YARAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin