Kısa ama öz bir bölüm ile aranıza geldim.
-Oy ve yorumlarınıza talibim :)
"Bana hemen Gökalp şerefsizini bulun! Hemen!"
Neler oluyordu böyle? Aklım almıyordu. Gördüklerim saçmalıktan başka bir şey değildi. Bunca zaman alışa gelinmiş düzenimi nasıl böyle bir hatayla mahvederdim. Böyle bir rezilliğin içine nasıl düşmüştüm?
"Abi, getirdik," çevikliğiyle her zaman yanımda yerini alan adamım Atahan, gür sesini yanımda duyurunca düşüncelerimden halen daha kurtulamamıştım. Benimkine yaraşır şekilde iri olan vücudunun yanında, sıska ve gevşekliğiyle Gökalp dikkatimi çekmişti. Ona olan sinirim, nefretimi körüklüyordu. Alev alan ateşimi, harlıyordu.
Atahan'ın kolundan tuttuğu Gökalp, anlamsızca bana bakarken bir hışımla yanına ulaşmış, çenesini kırmak suretiyle sıkı sıkıya kavramıştım.
"Ne zamandan beri yaptığın işi boşlar oldun lan sen!" Yüzünün yakınında kükremem gözlerini kocaman açmasını sağlamıştı. Bana oyun oynamayacaktı! Bana yamuk yapmayacaktı! Bütün bunların, beni deli edeceğini bile bile böyle bir şeye kalkışmayacaktı!
Sıktığım çenesinin müsaade ettiğince "Ne boşlaması?" diyebildi zar zor. Çenesini bırakıp birkaç adım geriye gittim. Onun yüzünü dağıtmadan önce açıklamasını dinleyecektim. Sakinleşmek adına derin nefesler almaya başladım.
"Teessüf ederim! Ben ne zaman eksik bir iş yaptım?" Tatlı dili bugün işe yaramayacaktı. Yumuşak konuşması, gevşek hareketleri de onu kurtaramayacaktı.
"Eksik değil! Eksik değil Gökalp! Gereğinden fazla iş yaptın bu akşam," ondan uzaklaşmış olmama rağmen sonlara doğru yüksek çıkan sesim gerilemesini sağlamıştı. Boynundaki fuların bir ucunu omzunun gerisine atarken benden bakışlarını bir saniye olsun ayırmıyordu.
"Bak şekerim. Ben gereğinden fazla iş yapmam! Ama diyelim ki yaptım bu da seni sevdiğimden ve ödüllendirmek istediğimdendir. Fazla olan hiçbir şey göz çıkarmaz!" Verdiği hazır cevapları bu akşam beni tatmin etmiyordu. Yaptığından sonra sureti bile beni sinirlendirmeye yetiyordu.
Sinirle güldüm. Yerimde duramıyordum. Olanlara hala inanamıyordum. Yüzümü sıvazladıktan sonra Gökalp'a odaklandım tekrardan. Sinsi duruşu ile benim hareketlerimi takip ediyordu. Canını daha öncelerinde birçok kez yakmama rağmen halen akıllanmamıştı. Akıllanmaya da niyeti yoktu.
"Beni ödüllendirdin mi şimdi sen? Buna ödül mü diyorsun?" Başta kısık çıkan sesim sonlara doğru yüksek çıkmıştı. Başından beri beni izleyen Atahan'a bir baş hareketi yapmamla harekete geçmişti. Yanındaki bir diğer çocukla Gökalp'ın kollarının altından tuttukları gibi önüme getirmişlerdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Şehvetin Esiri
General FictionGidenin beni bulmadığı bir dünyada toy halimle hayata tutunmaya çalışırken bir gecede tüm hayatım değişti. Attığım çığlıklar susturuldu, gözyaşlarım görmezden gelindi ve canıma can katarak ölümün eşiğine doğru sürüklendim. Yaşatmam gereken bir konum...