Finale geldiğimiz için bölüm uzun olsun istedim. Bu yüzden sizi fazlasıyla beklettim. Fakat sonrasında dayanamayıp kısada olsa bir bölüm yayınlamak istedim. Dediğim gibi sona geliyoruz...
Yatağımda uzanmış, yeni uyanmanın verdiği mahmurluğu atlatmaya çalışıyordum. Tembellik yapmam için çok güzel bir gündü. Çocukların sesleri de çıkmadığına göre biraz daha uyuyabilirdim. Ne kadar pozitif bir gün deyip gülümserken şom ağzımı açtığımı fark ettim. Neyle mi? Çocukların kavga sesleriyle...
Gözlerimi sımsıkı kapatıp az sonra susmalarını umut ettim. Geçen beş dakikada paylaşamadıkları şeyin ne olduğunu merak ettim. Öyle ki kavga etmeye üşenen Yağız bugün baya döktürüyordu çenesiyle. En çok onun sesi çıkıyordu.
Siz, bunca kargaşa içinde diyeceksiniz ki aradan ne kadar süre geçti? Bu çocuklarda konuşuyor ama ne boyutta? Kaç yaşındalar?
Peki, sizce aradan ne kadar zaman geçti?
********
Başımın ağrısını durdurmak için kaşığı alıp masaya vurdum art arda. Ancak böyle çocukların sesleri kesilmişti. Allah'ım erkek çocukların bu kadar çok çenebaz olması bana reva mıydı cidden? Kız çocuklarım olsa daha az konuşurlardı kesin.
Halen daha kardeşine laf yetiştiren Yiğit'e sert bir bakış attım. Bakışımı gören Yiğit "Ama anne," adlı serzenişine başlamadan önce sözünü kestim.
Kaşığımı bırakıp ikisine de hitap ederek otoriter bir biçimde konuşmaya başladım.
"Çocuklar bu kadar sinirli olacak ne var bunda? Elbet yeri gelecek ve siz ayrılacaktınız. Biraz erken oldu sadece," deyip gayet sakince düşüncelerimi belirttim. Şu an sakindim ama sadece şu an...
Yağız, omuzlarını en az on kez sallayarak görüşüme karşı çıktığını açıkça belirtti ve ekledi:
"Banane ya! Neden ayrılıyoruz ki biz?"
Yiğit'te kardeşine destek oldu hemen. "Evet, anne biz neden ayrılıyoruz. İkiziz biz. Ayrılamayız."
Sahteden ağlama sesi çıkarıp kafamı ellerime gömdüm ve bıkkınlıkla "Sizi ayrı gruba koyan öğretmenizi bir güzel öpeyim ben," deyip yakınmaya başladım.
Yağız "Öpme onu anne. Bizi ayırdı ya artık onu sevmiyoruz. Yani sevgimiz azaldı," derken Yiğit de onu da tamamladı.
"Ama biraz azaldı. Böyle tamamen bitmedi sevgimiz," adam akıllı nefret bile edemiyorlardı. Ya siz bu kadar masumken neden bir tek beni zorluyorsunuz? Anneniz sizin düşmanınınız mı diye düşünüyordum.
Şimdi, çocukların devlet meselesi olarak gördüğü ayrılma sorunundan sonra sizce aradan ne kadar süre geçti?
Benimle başa baş tartıştıklarına göre aradan tam olarak beş sene geçti. Çocuklar beş senede en çabuk konuşmayı söktüler. Ve bunlar henüz anasınıfına gidiyordu. Ona rağmen üniversiteye gitseler daha az sorunumuz olurmuş gibi hissediyordum.
Okulda düzenlenecek olan gezide çocuklar gruplara ayrılmıştı. Bizim iki sarı kafada ayrı gruplara düşmüştü ve bu bizim evde devlet sorunu haline gelmişti. Ayrılmak istemiyorlardı bir türlü. Neymiş efendim ikizler asla ayrılmazmış. Bu düşünceyi kafalarına sokan kişiyi ıslak odunla döveceğim. Öyle bir bunalımdaydım yani...
Bir hafta süren bu sorunu öğretmenle halledin dedim onu yapmak içinde biraz utangaçlar. Öğretmenlerine öyle bir şey söylerseler karizmalarının çizilmelerinden korkuyorlar. Anlayacağınız ikisi de kaldığı ikilemden dolayı birbirlerine sarıyordu. Arada beni de haşlayıp başımın etini yiyorlardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Şehvetin Esiri
General FictionGidenin beni bulmadığı bir dünyada toy halimle hayata tutunmaya çalışırken bir gecede tüm hayatım değişti. Attığım çığlıklar susturuldu, gözyaşlarım görmezden gelindi ve canıma can katarak ölümün eşiğine doğru sürüklendim. Yaşatmam gereken bir konum...