Geçen hafta yaşadığım sorunlar yüzünden bölümü bir gün geç yayınlayabilmiştim. Bu bölümde onun telafisi niteliğinde erkenden yayınlansın istedim...
Bebeklerle birlikte ertesi gün taburcu olup eve dönmüştük. Ağrım çok olmamasına rağmen kolumdan hiç çıkmayan Aynur benimle birlikte odaya kadar gelmişti. Bebeklerin biri Murat da diğeri de Necla hanımdaydı. Odaya girdiğimizde karşıma çıkan beşikle çok şaşırmıştım. Yatağın hemen yanına yerleştirilmiş mavi tüllerden oluşan normaline göre daha büyük beşik vardı.
Arkamı dönüp Murat'a baktığımda "Ben değil annem hazırlamış," dedi gülerek.
Yönüm yanlış olunca Necla hanıma dönüp "Teşekkür ederim," dedim tebessüm ederek.
Kucağındaki bebeği sevmekle meşgul olan Necla hanım başını bebekten kaldırmadan "Bunun teşekkürü mü olur canım," deyip teşekkürüme aldırış etmedi. Ardından yatağa oturduğumda bebekleri beşiğe koydular. İkisi de aynı beşikte yan yana yatacakları. Bu detay hoşuma gitmişti. İki kardeşi ayrı beşiklere koymak hoşuma gitmezdi.
Odanın içinde bulunan diğer aile fertleri dinlenmemiz için tek tek dışarı çıkmaya başladı. Ta ki oda da ben ve Murat kalana kadar herkes odadan ayrıldı. Yatakta otururken bedenimi daha dinç hissetmeme rağmen üzerimdeki uyuşukluğun sebebini arıyordum. Belki de her şey aniden geliştiği için beynim uyuşmuş ve tepkilerimi geç iletiyordum. Bilmiyorum...
Uzun süre aynı yöne bakınca gözlerimin önünde bir el sallanmaya başladığında kafamı geriye çektim hızla. Biri bana vuracakmış gibi hissetmiştim. Daldığım için Murat'ın elini saldırı gibi algıladım yanlışlıkla.
"Dalıp gittin. Yorgunsan uyu biraz," dediğinde kafamla onu onayladım. Bir süre daha yatakta dinlenmek şu an isteyebileceğim şeydi.
İçimden bir his kalk bebeklerini daha çok gör ve sev derken diğeri de biraz daha dinlen diyordu. Bebeklerim yanı başımda sessizce dururken dünyadan kopmuş gibi oluyordum. Psikolojik olarak çökmüştüm sanırsam. Kendimi toplamam için zamana ihtiyacım vardı. Kayıbım henüz çok tazeydi. Bunu kabullenmem için zamana ihtiyacım vardı ve haddinden fazla çaba göstermem gerekiyordu.
Bunların yanı sıra da bebeklerle de ilgilenmem gerekiyordu. Asıl şimdi annelik görevim başlıyordu. Onları karnımda taşırken yaptığım çok şey yoktu. Şimdi dünyaya geldikleri anda bana daha çok ihtiyaçları vardı. Kokuma, sütüme ve sevgime ihtiyaç duyacaklardı. Her çocuk gibi annelerinin aklı başında biri olmasını isterlerdi elbet.
Düşüncelerimin arasında çoktan gözlerimi kapatmışım. En son üzerime örtülen hafif bir şeyin temasını hatırlıyordum. Üzerime yayılan kumaşın serinliği altında uykuya daldım...
********
Sanki uyuyalı beş dakika olmuş gibi gelen bir zaman zarfında bebeklerin ağlamalarıyla uyandım. Çok yorgun olmadığım için kalkmak zor gelmedi. Hızla yataktan kalkıp bebeklerin birini kucağıma alıp sallamaya başladım. Kucağıma aldığım bebek susmayınca aklıma gerçek dank diye düştü. En son onları hastaneden çıkmadan önce emzirmiştim. Bu da iki saatte tekabül ediyordu. Nasıl oldu da uyumuştum...
Yatağa oturup göğsümü sıyırdım ve bebeğin kafasını düzeltip emmesinde yardımcı oldum. Aradığı şeyi bulduğunda sıkı sıkıya yapışıp emmeye başlayınca en azından birini susturdum diye düşünürken kapı aniden açılınca bedenimi döndürdüm panikle.
Allahtan hızlı dönüşüm yüzünden bebeğin emmesinde sorun olmamıştı. Odaya hızla dalan Murat'a sinirle bakıp "Kapıyı çalıp giremez misin?" diye sinirle bağırdım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Şehvetin Esiri
General FictionGidenin beni bulmadığı bir dünyada toy halimle hayata tutunmaya çalışırken bir gecede tüm hayatım değişti. Attığım çığlıklar susturuldu, gözyaşlarım görmezden gelindi ve canıma can katarak ölümün eşiğine doğru sürüklendim. Yaşatmam gereken bir konum...