Her cuma olduğu gibi tam zamanında yeni bölüm yayında...
Son sözüm etkili olmuş olacaktı ki Bahar'ı aşıp odadan çıkabilmiştim. Tek başıma hastane koridorunu sinirle arşınlıyordum. Sinirimden gözüm kimseyi görmemişti. Hastanenin ana kapısına geldiğimde arkamdan koşan birilerinin ayak sesleri geliyordu.
"Beril, dur!"
Onun seslenmesiyle durdum ama bir an önce buradan gitmek istiyordum. Sakin gözükmek istiyordum ama bu da mümkün değildi. Bahar'ın hayatıma sebepsiz yere dahil olması gıcık etmişti. Üstüne üstlük ona anlattıklarımın yalan olduğunu iddia etmeye kalkmıştı.
Bahar bir önce ki konuşmamızın sonunda bin pişman bana yalvarıyordu ama şimdi Murat'ı yanımda görünce hepsini unutmuş gibi sivri diliyle aklınca bana laf sokmaya çalışıyordu. Bu saatten sonra onun laflarına kanar mıydım be!
Murat nefes nefese kalmış bir şekilde "Az önce olanlar da neydi? Ne demek al senin olsun? Delirdin mi sen?" sinirle yüzüme doğru bağırmaya başladı.
"Sesini yükseltme bana!"
Bir eline beline koyup diğer elini de hareketli bir şekilde yüzümün önünde savurup duruyordu. Hareketim onu incitmiş ve kafasını karıştırmıştı.
"İstediğin hiçbir şeyi yapmıyorum zaten ve sen bunun sonucu olarak beni tanımadığım bir kadının önüne mi atıyorsun? Neyim ben senin gözünde mal mı?"
"Bende ki yerini bilmek istemezsin!" deyip arkamı döndüm ve ilerlemeye başladım.
Atahan'ı aracın içinde gördüğümde göz göze geldik. Sinirli olduğumu anladığı anda arabadan indi. Aracın yanına ulaştığımda Murat da yanımızda belirmişti.
Araca binmek için arka kapının yanına gittiğimde Murat da dibimde belirip kapıyı tuttu.
"Ne yapıyorsun?" Kapıyı açmak için zorladığım ama eli yüzünden açılmıyordu.
"Gözünde ki yerim umurumda değil. Bana az önce olanların nedenini açıklamak zorundayken çekip nereye gidiyorsun?"
"Niye zorundaymışım? Sen kafana esince susup günlerce yüzüme bakmıyorsun. Şimdi de sıra bende. Hem anlatmak istediğim bir şey değil!"
Yüzüme bakarken kafasını yana çevirip gülmeye başladı. Kapıyı tutmaktan vazgeçti ve açtı. İçeriye geçmem için başıyla işaret etti. Halen daha tebessüm ediyordu. Tebessümü eğlenir gibi durmuyordu. Şu an bana katlanmaya çalışırken zorluk çekiyordu.
İçeriye oturdum ve kapıyı kapatması için ona baktığımda "Yana kay," dedi.
"Sende mi geleceksin?"
Yana kaymayınca kapıyı kapattı. Kararından vazgeçtiğini sanıp mutlu olduğum sırada arabanın etrafında dolaşıp diğer kapıdan içeriye girdi.
"Atahan eve doğru sür," dedi bindiği gibi. Atahan ondan önce arabaya binmiş emirini bekliyordu zaten.
Eve varmamıza az kalana kadar tek kelime etmedik. Murat sadece camdan dışarıya baktı. Tekrardan sorular sormadı. Hastane de yaptığım hareket onu kırmıştı. Bunu bilsem de olan olmuştu bir kere...
"Orman yoluna girer misin Atahan?"
Atahan tereddüt etse de mecburi sola sapıp toprak yola girdi. Nereye gittiğimizi bilmiyordum tıpkı Atahan gibi... İstemeden de olsa korkmaya başlamıştım. Nereye götürüyordu beni?
"Ev bu yolda değil. Hatırlatmama gerek yok herhalde!"
Toprak yolda ilerlerken bana cevap vermedi. Az yol gitmişken "Burada duralım," dedi Murat.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Şehvetin Esiri
General FictionGidenin beni bulmadığı bir dünyada toy halimle hayata tutunmaya çalışırken bir gecede tüm hayatım değişti. Attığım çığlıklar susturuldu, gözyaşlarım görmezden gelindi ve canıma can katarak ölümün eşiğine doğru sürüklendim. Yaşatmam gereken bir konum...