27.Bölüm

43.9K 1.4K 124
                                    

Uzun bir bölüm oldu. Sonunda uzun yazmayı başarabildim :)

SÖZ VERDİĞİM GİBİ YENİ BÖLÜM SİZLERLE...

Hikayemizin tanıtım videosu. Biraz kısa ama zamanla daha uzunu gelecektir.

Bordo kazağı üzerime geçirirken tenimin solgunluğuna aldırış etmedim. Atlet giymediğim için oluşan göbeğimi görmek hissiz bedenime tesir etmedi. Normal şartlar altında olsaydım, normal şartlardan kastım bundan dört ay öncesi kadar olsaydı bu göbeğe üzülebilirdim. Ama sadece yemek yiyip yattığım bir döngüde kilo almam gayet normaldi.

Normal olmayan benim hala burada olmamdı. Vücudumdaki halsizlik bu evdeki dördüncü ayımda da beni rahat bırakmadı. İlginç rüyalar hala peşimi bırakmıyordu. Uykumdan, sarsıntılı kâbuslarla uyanıyordum. Kendimi denizin içinde çakılı gördüğüm rüyadan bu yana bir ay geçmişti. Rüyalar sıklaşmış, hava soğumuştu. Kasım ayının sonlarına doğru açık alanda olan evin içi buz gibi esintilerle doldu.

Evdeki ısıtma sistemini çalıştırdıklarında gerilen bedenim gevşemişti. Bir aydır yanıma nadir uğrayan Murat, yaşadığımı gördükten sonra gidiyordu. Aramızda oluşabilecek bir diyalog yoktu.

Uykusuzdum. Yine ve yine! Yorgunluktan, adım atamaz olmuştum. Burnumu sızlatan bir nefes aldığımda gribin de bana uğradığını anlamıştım. Soğuk havalara alışamadığım için beklediğim bir şeydi. Yatağa uzandığımda tüm kemiklerim sızlamıştı. Soğuktan mıdır ya da halsizlikten midir bilememiştim. Sevim teyzenin geçen hafta getirdiği yorganı üzerime çektim.

Vücudumu koza gibi sardıktan sonra nefes almaya çalıştığımda burnumun iyiden iyiye tıkanmaya başladığını fark ettim. Burnumu zorlamayı bırakıp ağzımı açarak nefes almaya devam ettim.

Arada bir ağzımdan kaçırdığım ah sesleri dışında odada hiç ses yoktu. Gözlerim yavaş yavaş kapanacakken kapı sesiyle kararımdan vazgeçtim. Ayağa kalkmak yerine gelen kişinin sesini işitmeyi bekledim. Yan yattığım yatakta yerdeki halıya bakarken ses duymayı bekliyordum hala. Göz hizama dar kotuyla Nur girince gülümsedim. Bu hafif tebessüm bile yorulmama yetmişti.

"İyi misin?"

Kafamı iki yana salladım yavaşça. Bir yandan da kapanan gözlerimi açık tutmaya çalışıyordum.

"Sana defalarca kez söyledim. Camları açık bırakma diye," söylenirken elini alnıma koymuştu. Buz gibi parmaklarını tenimde hissedince yorganı tutan elimle kolunu ittim. Kafamı yorganın içine sokup nefesimin içerisini ısıtmasını beklemeye başladım.

"Bugün daha kötü gözüküyorsun,"

"Dünden bir farkı yok," yorganın altından konuştuğumda sesim boğuk çıkmıştı.

"Dün ayakta durabiliyordun. Tenini gördün mü? Ya da hiç yataktan kalktın mı? "

"Kalktım. Tenimi de gördüm," diye sessizce konuştum. Yorganın altındaki hava bitmek üzereydi. Daralmaya başlamıştım.

Kışın tenimi böyle görmeye alışmıştım. Hasta olunca iyice solgunlaşıyordu sadece. Enfeksiyon kaptığımda tenimin mosmor olduğuna bile şahit olmuştum. Bu seferki o kadar kötü gelmiyordu bana.

"Bu böyle olmayacak," kafamı yorganın altından çıkardığımda Nur'un odadan çıktığını gördüm. Nereye gidiyordu? Murat'a haber vermezdi değil mi? Bir hafta öncesinde bu fikri söylese de reddetmiştim. İstemediğimi bilmesine rağmen aramazdı sanırım.

Şehvetin EsiriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin