Hatalarım olursa affola. Şimdiden iyi okumalar. Umarım beğenirsiniz. :)
MULTİMEDYA YA KULAK VERİN. SÖZLERİNDE 'BU BİR YARDIM ÇAĞRISI' DİYOR. BANA BERİL'İ ANIMSATIYOR BU ŞARKI. :)
Beril'den
Salak adam! Biraz anlayışlı davransa söyleyeceğim ona her şeyi. Ne vardı ki biraz ılımlı olsaydı da alması gerektiği haberi ona verseydim. Böyle yaptığını görünce iyi ki söylememişim bunca zaman demekten alıkoymadım kendimi. Sabırsız, kızgın ve anlayışsız birine bu haber çok gelirdi zaten.
Kendimce haklı sebeplerim olsa da Murat'a söylemediğim için kudura kudura odaya çıktım. Bana göre sıkıntı yoktu. İsterse doğduğunda görsün ikinci çocuğunu. Ama işte Nur vardı. Nur ve onun ısrarları bir de hiç bitmek bilmeyen tehditleri. Sevim teyzenin de sakin ama delirtici cinsten onaylamayan bakışları vardı.
Pencerede bahçeyi izlerken Murat'ın kapıdan çıktığını gördüm. Daha doğrusu neredeyse koşarak Atahan'a doğru ilerliyordu. Kısa bir konuşmanın ardından hazır araca binip uzaklaştılar. Böylesine aceleyle nereye gidiyordu acaba?
Gerçi gittiği yer değil de uzun bir süre gelmemesi tek tercihimdi. Hem sinirlerim yatışır ve aklımı toplayabilirdim. Halen daha bu haberi almayı hak etmediğini düşünsem de böyle bir şeyi ondan gizleyemezdim. Hele ki Nur gözlerimin içine baka baka tehdit ediyorken sonuç ne olursa olsun haberi vermeliydim.
Öğlen yemeği için aşağıya indiğimde Nur'un bahçe kapısından geçip koşarak yanıma gelmesiyle şaşırdım.
"Murat bey nereye gitti? Söyledin mi? Adam şaşkınlıktan kendini dışarıya mı attı acaba? Şok mu oldu? Ne dedi sana?" Nefes nefese sorularını sorduğunda sakin kalmaya çalıştım.
"Söylemedim,"dedim kararlı bir sesle. Kaşlarını çatan Nur gardını çoktan almıştı.
"Yine mi? Ne zaman söylemeyi düşünüyorsun? Çocuklar doğduğunda mı? Beril, bu yaptığın haksızlık ve çok bencilce!"
Nur, karşıma geçip bağırmaya başladığında kendimi güçlü hissetmedim. Bütün gücüm, özgüvenim içime kaçmıştı. Sanırsam onu hep iyi bir dost olarak gördüğümden kaynaklanıyordu. Sabah bebeklerin ikiz olduklarını öğrendiğinden beri canımdan bezdirmişti. Kırıcı laflar ediyordu. Belki de ben çok çabuk kırılıyordum.
Gözlerimin dolması da kırılmamın getirdiği rahatsız hissettiren bir durumdu. Gözlerimi Nur'dan kaçırdım. Hıçkırarak ağlamamak için derin bir nefes aldım.
"Kafanda ne kuruyorsun bilmiyorum ama gidişatın doğru değil. Biraz daha mantıklı düşün," Nur'un sesindeki soğukluk özgüven duvarımı çatlatmaya başlatmıştı.
"Eğer geri geldiğinde ona söylemezsen ben söyleyeceğim. İster tehdit olarak gör ister uyarı," yanımdan geçip mutfağa doğru gidecekken birden durdu.
"Ayrıca aynı durum senin başına da gelmişti. Senden hamile olduğunu sadece iki gün sakladım ama nasıl zorlandığımdan haberin var mı? Yaşadığın şoku hatırlıyorsundur. Şimdi empati kur ve Murat beye gerçekleri söyle," dedikten sonra ilerlemeye devam etti.
Nur'un bu kadar soğuk davranacağı hiç aklıma gelmezdi. Ağlamamın sebebi de Nur'un beni çok bunaltmasıydı. Beni bunaltıyordu ama işin kötü tarafı söylediklerinde haklıydı. Acelesi olan birine ayaküstü nasıl söylerdim böyle bir haberi?
Ağlamamın şiddetleneceğini anladığımda soğuk havaya rağmen bahçeye çıktım. Şifresini alengirli yollarla öğrendiğim kapıdan rahatlıkla geçtim. Bahçeye çıktığımda kendime sığınak aradım. Kuytu köşede sessizce ağlamak istiyordum sadece. Kendi yalnızlığıma gömülmekti tek temennim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Şehvetin Esiri
General FictionGidenin beni bulmadığı bir dünyada toy halimle hayata tutunmaya çalışırken bir gecede tüm hayatım değişti. Attığım çığlıklar susturuldu, gözyaşlarım görmezden gelindi ve canıma can katarak ölümün eşiğine doğru sürüklendim. Yaşatmam gereken bir konum...