35.Bölüm

40.2K 1.4K 140
                                    

Ne kadar uzun zaman oldu değil mi? Bu süreçte kafamı toparladım. Tabi ki sizin desteğiniz sayesinde başardım bunu. Gelen mesajlara ve attığınız yorumlara minnettarım. Sizi yarı yolda bırakamayacağımı bana hatırlattınız. Umarım uzun süreden sonra gelen bu bölümü seversiniz. Düşüncelerini paylaşmanızı bekliyorum...

Ayrıca multimedya benden size hediye. İnanın bana bu şarkı sizi alıp götürecek. Ruhunuza dokunacağına eminim. Bir şans verip dinlemenizi öneririm. Beğenen olursa yorumda belirtebilir mi? Aynı zevklere sahip olduğum kişiler var mı merak ediyorum :)

********

Murat'tan

Şaşkınlık tüm bedenimi kilitlemişti. Oturduğum koltuktan düşsem dahi hiçbir şeyin farkına varamayacak durumdayım. Beril'in karnında sabitlenen gözlerim ne kadar daha orada kalacaktı bilmiyordum.

Herhangi bir şey söyleyemezken ne düşüneceğimi de kestiremiyordum. Bir bebek daha! Bir iken iki olan bu canlara alışmak benim için kolaydı da Beril için, ailem için nasıl kolay olurdu? Daha doğrusu kolay mıydı?

Gerçi Beril bana rahatlıkla söylediğine göre kendisi bu durumu kabullenmişti. Benim de kabul etmeme gibi bir lüksüm yok. Her şey bir yana ailem bir bebeği duyunca bana sırt çevirdi. İkinci bebeği öğrendiklerinde tepkileri ne olur bilemiyordum. İşte bunun düşüncesi de biraz geriyordu.

Ah! Neler düşünüyordum ben! Asıl önemli olan Beril'in ne düşündüğüydü.

"Nasıl hissediyorsun?" Dilim geç de olsa çözülmüştü. Beril ise şaşkın kaldığım süreçte hareketlerimi takip ediyordu hızlıca. Sorduğum soruyla kaşlarını çatmıştı. Bu kadar mı zordu onun için iki bebek?

"Ne?"

"Senin için... İki bebek çok mu zorlayıcı oluyor?"

"Murat ne diyorsun sen? Sana ikiz bebeklere hamile olduğumu söylüyorum. Sen bana halimi soruyorsun. Bu kadar çok mu şaşırdın?"

Beril, aklımdan şüphe ederken hem şaşkın hem de endişeli gözüküyordu. Davranışlarım ona garip geliyordu. Bu zamana kadar ona sergilediğim davranışlar insancıl değildi. Ona bu konuda ve tepkilerinde hak veriyordum.

"Ne fark eder Beril. İkisi de bizim bebeğimiz değil mi?"

Ellerini iki yana sallayarak " Şu bizim bebeğimiz lafını benim yanımda pek kullanma," dedi yüzünü ekşiterek. Bu hareketi anlık da olsa sinirlerimi zıplatmaya yetmişti. Beni sevmediğini bilmeme rağmen bu şekilde tiksinç duyulduğum bir diyalogda bulunmak kötü hissettiriyordu.

Fakat bu sefer Beril'in hassas durumunu göz önünde bulundurarak sessiz kalmayı tercih ettim. Madem bazı şeyleri yanlış yapmıştım sonuçlarına da katlanacaktım. Sanırım bu süreçte sabır etmeyi çok iyi öğrenecektim.

"Nasıl hissediyorsun peki?"

Tek kaşını kaldırdı meydan okurcasına. "Açık konuşayım mı?"

"İstediğini söyleyebilirsin. Gerçekten merak ettiğim için sordum,"

"Kötü hissediyorum. Hiç alışmadığım yaşam tarzına ayak uydurmaya çalışmak çok yorucu. Yorucu olduğu içinde sürekli uykum geliyor. İçimde büyüyen iki cana alışmak en zor olanı. Onlara ayak uydurmak da çok yorucu. Değişen hareketlerine şaşırıp kalmam da çok yorucu. Kısacası her şey yorucu ve zor!"

Ardı arkası kesilmeden bir bir sıraladı maddelerini. Her bir cümlede vurgu yaparcasına gözümün içine bakarak söyledi. İşte o an Beril'in gözlerimin içine baktığı zaman sarfında kendi kendime dedim ki; onu hiç anlamamışım. Sürekli ona hak verdiğimi söyleyip duruyordum kendi kendime. Ama bunu Beril bilmiyordu. Bilse de bana inanmaz yada güvenmezdi.

Şehvetin EsiriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin