41.Bölüm

32.2K 1.1K 156
                                    

Beril'den

Nefes alırken bile yorulmaya başlayan bedenim pes etmek üzereydi. Bazen kendi kendime 'iyi dayanıyorsun kızım,' diyorum. Hamileliğim öncesinde de narin ve zayıf bir kız olmuştum. İş yerlerinde sürekli dinlenerek çalışıyordum. Pes edip isyan etmediğim için insanlar beni dayanıklı biri olarak görüyordu ama yanılıyorlardı. Şu an merdivenleri çıkmaktan bile acizim.

Bebekler artık yedi aylık oldular. Karnım daha çok büyüdü. Her şeye rağmen en güzeli onları daha net hissetmeye başlamış olmam. Şimdi kendimi tam anlamıyla iki çocuk sahibi anne gibi hissediyordum.

Eskişehir'den döndükten sonra zorlanmaya başlamıştım. Bebekler altıncı aylarında hızlı büyüme gösterdi. Aniden gelen bu değişimi bedenim rahatça karşılayamadı. O yüzden üst kattan en alt kata taşındım. Bu eve ilk geldiğimde alıkonulduğum oda da kalıyordum artık.

Murat, odayı değiştirmeme destek oldu. Fakat zemin katta ki ışığın bile zor girdiği odada kalmamı istememişti. Sebebi çok belliydi. Kendince vicdanı sızlıyordu. Murat'ın anlamadığı şey, artık vicdanı da, üzüntüsü de umurumda değildi. Artık demek de yanlış olurdu. Hiçbir zaman umurumda değildi.

Benim için de zordu o odaya gitmek. Başka şansım olsaydı kabul ederdim. Fakat alt katta o odadan başka bir oda yoktu. Murat yine dayanamayıp odayı yeniden restore ettirmişti. Ufak oda, çok güzel ve rahat bir yere çevrilmişti. Işık yine az girse de şikayetim yoktu.

Merdiven çıkmaktansa bu odayı tercih ederim. Tercihimi kabul etmeyen Murat kahvaltıda yine konuyu açtı.

"İstersen başka eve de geçebiliriz. O oda da kalmak zorunda değilsin Beril," çatal bıçağını elinden bırakmayıp yanıma doğru eğilmiş ve kısık sesle konuşuyordu. Sanki Nur ve Sevim teyze duymayacakmış gibi çabalaması gülünçtü.

Onun aksine yüksek sesle " İstemiyorum," dedim. Kahvaltımı etmeye devam ederken birçok kez ikna etme performansı sergiledi. En sonunda sinirlenip çıktı gitti. Gittiği anda bana gelen rahatlama hissi hiçbir yerde yoktu. Amma germişti beni bir oda yüzünden.

Murat ile Eskişehir'den döndükten sonra Nur ve Sevim teyzenin işleri olduğu için evde bir ay kadar yalnız kalmıştık. Memlekette oldukları süreç boyunca onları çok özlemiştim.

Murat ile arabada konuştuklarımızdan sonra bilinçli olarak ondan uzak durmuştum. Yüzüne bakasım bile gelmemişti. Hayatımın tanımadığım bir kadın yüzünden bu hale geldiğini bilmek çok çaresiz ve acı hissettirmişti. Hele ki onun kocasıyla mutlu mesut yaşarken benim çoğu şeye zorunlu kılınmam... Kabul edilir gibi değildi.

Murat'la konuşmadığım süreç çok gergin geçmişti. Artık ona kızacak ve nefretimi dökecek kelime bile bulamıyordum. Bu yüzden konuşmaya çalıştığı her anda onu ret etmiştim. Sürekli aynı şeyleri tekrar edecek ve kavga edip sonuca ulaşamadan gerilecektim. Bundan da sıkılmıştım artık.

Alt katta ki odaya geçeceğimi söylediğimde Murat'ın söylediği bir şey aklımda takılı kalmıştı.

"Böyle mutlu olacak mısın?"

O an diyecek bir şey bulamamıştım. En son ne zaman mutlu olduğumu bile hatırlamazken bunu sorması saçmaydı. O gün en az benim kadar kırgın gözüküyordu. Kırgınlığı kendine mi yoksa bana mı anlamadım. Bana olması yüzdesi düşük ihtimaldi. O yüzden her aklıma geldiğinde 'boşver' deyip unutmaya çalışıyordum.

"Beril, biz çarşıya gidiyoruz. Gelmek ister misin?"

"Yok, Sevim teyze. Uzanacağım biraz,"

Şehvetin EsiriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin