Söz verdiğim gibi. Gün bitmeden yeni bölümü atıyorum. Hikayemi beğenenler, gerçekten beni çok mutlu ediyorsunuz. Desteğiniz için çok teşekkür ederim :)
Huysuzluğum beni bırakmamıştı bir türlü. Gözlerim kapalı iken bile huzur içinde uyuyamıyordum. Bedenim yorgun düşmüştü. Gözlerimi açtığımda iki kişilik bir yatağın tam ortasında büzüşmüş yatıyordum. Buraya nasıl gelmiştim? En son gözlerimin kapanışı vardı aklımda. Yere düştüğümü bile anımsayamayacak kadar bitkin düşmüşüm.
Yatakta diklendiğimde ilk defa gördüğüm odaya göz gezdirdim. Normal ya da anormal şartlar altında göremeyeceğim şatafatlıktaki eşyalar bana göz kırpıyordu. Hep olmasını istediğim ama sahip olamadığım makyaj masası ve koltuğu özenle yerleştirilmiş gibi yatağın önünde duruyordu. Aynanın karşısında oturup saçlarımı taramayı birçok kez hayal etmiştim. Şimdi hayalimdeki eşyalar karşımda duruyordu.
Kalkmaya yeltenecekken kucağımda gördüğüm cekete kısa süreliğine bakılı kalmıştım. Aklıma gelen olasılıkla ceketi yere fırlattım tiksinircesine. O adamın olabilme düşüncesiyle ceketin yeri daha çok hakkettiği kanaatine vardım.
Ayağa kalkıp, kapıya doğru yürüdüm hızlıca. Kapı kolunu çevirdiğimde açılmamıştı kapı. Birkaç kez daha zorlamam rağmen herhangi bir mucize gerçekleşmemişti. Beni yine kilitlemişti!
Kapıya vurmak aklıma gelse de o adamın kılını kıpırdatmayacağı gelmişti aklıma. Daha çok uyandığımı belli edecektim. O da hemen dibimde bitecekti. Buna hiç gerek yoktu! Kendi başımın çaresine bakmalıydım. Bir öncekilerde sonuca ulaşamasam da bu sefer kaçmalıydım ondan.
Odadaki pencerelerin yanında bir kapı daha vardı. Onu görmemle derince bir oh çekmiştim. Bir çıkış yolu vardı her daim. Bu da benimkiydi. Hızlıca kapıya varmıştım. Şükürler olsun ki bu kapı kilitli değildi. Şansım yaver gidiyordu. Balkona çıkmamla ürpermiştim. Ev havaya oranla daha sıcaktı.
Balkonun demirlerine doğru ilerlerken ayağım buz gibi mermerle buluşuyordu. Soğuk kasıklarımdaki ağrıyı hatırlatmıştı. Artık katlanılır hale gelmişti. Ağrısı ilk evredeki gibi acı vermiyordu. Bu benim için daha iyiydi. Eğer başarabilirsem buradan kaçtığımda daha rahat koşmuş olurdum. Demirlere ulaştığımda kafamı aşağıya eğmemle kaldırmam bir olmuştu. Beni nereye getirmişti bu adam?
Nasıl bir evdi bu? En fazla birinci katında bulunuyorum diye düşünürken meğerse yanılmışım. İkinci katta bulunuyordum. Ve bu benim için çok çok yüksek bir mesafeydi. Buradan atlarsam en fazla ne olur düşüncesiyle bir süre kararsız kaldım. O adama gerek kalmadan ölürdüm. Kendi ölümüme davetiye çıkarmış olurdum. Çaresizce etrafıma bakınca benim talihime olan hiçbir çıkar yolu görememek canımı sıkmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Şehvetin Esiri
General FictionGidenin beni bulmadığı bir dünyada toy halimle hayata tutunmaya çalışırken bir gecede tüm hayatım değişti. Attığım çığlıklar susturuldu, gözyaşlarım görmezden gelindi ve canıma can katarak ölümün eşiğine doğru sürüklendim. Yaşatmam gereken bir konum...