Daphne

7.8K 678 82
                                    

Saatlerdir yoldaydık ve ikimiz de yeminliymiş gibi çıt bile çıkarmıyorduk. Gözlerimi yoldan ayırmadan konuştuklarımızı düşünüyordum. Evet kabul , ağır konuşmuştum ama o da hak etmişti yani aksini iddia edemezdi. Bir an için bakışlarımı ona çevirdiğimde soğuk ve mesafeli bir surat beklemiştim ama Jason tam aksine bitik ve üzgün gözüküyordu. Kirpiklerini yavaşça kapatıp açması , on ya da on beş dakikada bir aynadan arkayı kontrol etmesi... Vicdan azabı bir anda tüm bedenimi ele geçirdi. O kadar masum gözüküyordu ki. Sert çıkıştığım için kendime kızıyordum. "Bir şeylerden bahsetsene." dedim. Anında pişman olsam da çok geçti. Ah aptal kafam ! Yapma Alison bu kadar kolay yumuşama kızım ! Bana dönerek "Nasıl yani ders mi anlatmamı istiyorsun ?" dedi. Hava soğumaya başlamıştı ve rüzgar şiddetini arttırıyordu. Camdan gelen esinti saçımı havalandırıp yüzüme yapıştırdığında Jason'ın gülümsediğinden emindim. Saçımı bileğimdeki tokayla hızlıca topladım. Jason camı kapattığında hala şaşkın şaşkın bana bakıyordu. "Evet cevap vermeni bekliyorum ?" dedi. Bakışlarını tekrar yola çevirmişti. "Hayır hayır. Yani evet bir şeyler anlatmanı istiyorum ama ders değil." dedim. Jason kaşlarını kaldırarak "Masal , hikaye falan mı ?" dediğinde tam hayır diyecekken , yani teknik olarak Jason hikaye anlatabilecek birisi değildi. Ben geçmişimizden bir şeyler kast etmiştim. Çocukluğumuzdan... "Aslında bildiğim birkaç tane var." dediğinde o anki şaşkınlığımla söyleyeceklerimi geri yuttum. "Aa... Tabi yani dinliyorum." dedim kekeleyerek. Halime mi yoksa boş bakışlarıma mı gülümsüyordu bilmiyorum ama gülüşü her şeyi anlık da olsa silmeme yetiyordu. "Başlıyorum o zaman." dedi bakışlarını yola sabitleyerek. Bacaklarımı kendime çekip ona döndüm. Başımı koltuğun başlığına yaslayarak ona odaklandım. "Bir zamanlar Antik Yunan'da güzeller güzeli bir kız yaşardı. Adı Daphne'ydi. Daphne bir 'Nymphe' yani su perisiydi. Babası Yunan Deniz Tanrılarından biri olan Peneus'tu. Aynı zamanda Apollon'un kız kardeşi Artemis gibi evlenmemeye ant içen bakire bir periydi. Bir gün Apollon Thessalia'da kıyıları ağaçlarla gölgelenen Peneus ırmağı kenarında , güzeller güzeli Daphne'yi gördü. Daphne'nin hikayesi de burada başladı. Daphne ormanların derinliklerinde dolaşmaktan, ay ışığında yabani hayvanları kovalamaktan ve avlamaktan zevk duyar, böyle eğlenirdi. Yalnız başına dolaşmayı çok seviyordu. Yalnızlık onun her şeyiydi. Apollon görür görmez ona aşık oldu ve Daphne'den aşkına karşılık vermesini istedi. Ama Daphne sonsuza kadar yalnız kalmaya yemin etmişti bir kere. Ayrıca erkeklerden nefret ederdi. Evlenmeyi hiç istemezdi. Fakat Apollon ona delicesine tutulmuştu ve peşini bırakmadı. Ormanda karşılaştıklarında Tanrı Apollon güzeller güzeli bu kızla konuşmak istedi ancak Daphne ondan korkarak koşmaya başladı.

Apollon aslında çok iyi bir okçuydu ve kendisiyle övünmeyi çok severdi. Bir gün kendisi gibi iyi bir okçu olan Eros ile karşılaştı ve onun okçuluk kabiliyeti ile ilgili alaycı sözler söyledi. Buna karşılık Eros intikam almak istedi ve iki ok hazırladı. Oklardan biri altın suyuna batırılmıştı. Saplandığı kişiye tutku ve sonsuz aşk verecekti. Diğer ok ise saplandığı kişiyi aşk ve tutkudan tamamen uzaklaştıracaktı. Altın ok Apollon'un kalbine saplandı ve Daphne'ye umutsuzca aşık oldu. Fakat ne yazık ki diğer ok Daphne'nin kalbine saplanmıştı. Daphne, Apollon'dan sürekli kaçtı ve aşkını reddetti. İşte bu yüzden Apollon ne derse desin Daphne'yi bir türlü durmaya ikna edemedi. Daphne, yorgun düşene kadar koştu, koştu, koştu..." Jason bana dönüp gülümsedi. "Dinliyor musun , dinliyormuş gibi mi yapıyorsun ?" dediğinde anlattığı hikayeye dalmış olduğumu fark ettim. "Hı ? Evet dinliyorum. Devam et lütfen." dedim. İstemsiz bir şekilde ben de ona gülümsemiştim. Jason'ın zihnimi okuduğundan emindim ama umursayıp saklama gereksiniminde bulunmadım. Hikayenin sonunu deli gibi merak ediyordum. "Pekala." diyerek bakışlarını benden çevirip tekrar yola odakladı. "Daphne'nin koşacak gücü kalmadığında yere yıkıldı ve Toprak Ana'ya yalvarmaya başladı. 'Ey Toprak Ana! Beni ört beni sakla, kurtar!' diye. Sonra Toprak Ana onun yakarışını duydu ve Daphne yorgunluktan ağrıyan bacaklarının sertleştiğini , odunlaşmaya başladığını hissetti. Gri renginde bir kabuk göğsünü kapladı, güzel kokulu saçları yapraklara dönüştü ve kolları dallar halinde uzandı.Küçük ayakları ise kök olup toprağın derinliklerine doğru indi.

Apollon sevdiği kıza sarılmak isterken bu Defne ağacına çarpınca şaşırdı. O günden sonra Defne ağacı Apollon'un en sevdiği ağaç oldu. Ve defne yaprakları genç tanrının saçlarının çelengi oldu." diyerek bitirdi. Bana döndüğünde bakışları eskisi gibi yumuşacıktı. Nefesimin kesildiğini hissediyordum. Dudaklarımı araladım. "Ben , şey... Çok güzeldi. Antik Yunan dersini almama rağmen , şey yani ben hiç daha önce... Duymamıştım." dedim. Jason gözlerini yola tekrar çevirdiğinde nefesimi yavaşlatmaya çalışıyordum. "Senin uyuyakaldığın derste anlatılmıştı." dedi fısıldayarak. Bakışlarımı ellerime kilitlemiştim. İlk başta ne dediğini idrak edemesem de sonradan anladım. "Son sınıfta ilk dönem sınıfta uyuduğum için atıldığım dersi mi kast ediyorsun ?" dedim şaşkınlığımı gizlemeyerek.

Oradaydı. Benimle aynı sınıfta aynı dersteydi ve ben onu fark bile etmemiştim. "Arkanda oturuyordum." dedi gülümseyerek. 5 yıl önceden bahsediyordu. Henüz hiçbir şey başlamamışken , eski hayatımda hiçbir şeyden haberim yokken...

"Jason..." diye fısıldadım. Ne diyeceğimi bilemesem de bir şeyler söylemem gerektiğini biliyordum. Yok olduğunu sandığımda da oradaydı aslında. Ve ben bunu her zaman sonradan fark ediyordum. "Önemli değil Alison. Kendini zorlaman gereksiz. Senin bir suçun yok. Hiçbir zaman da olmadı. Apollon'un şaşkınlığı var bende de. Defne ağacına çarptım." dedi.

ARİÇEM 2Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin